Gümrük ve Ticaret Müfettişleri Derneği https://gtmd.org.tr Wed, 08 Jun 2022 09:12:51 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://gtmd.org.tr/wp-content/uploads/2022/06/cropped-pixlr-bg-result-32x32.png Gümrük ve Ticaret Müfettişleri Derneği https://gtmd.org.tr 32 32 Emre KOSKUOĞLU Gümrük ve Ticaret Dergisi Sayı: 23 https://gtmd.org.tr/emre-koskuoglu-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/ https://gtmd.org.tr/emre-koskuoglu-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/#respond Wed, 08 Jun 2022 08:49:55 +0000 https://demo.albantanitim.com.tr/?p=795

Türkiye’de Oyuncak Güvenliği ve İthalat Denetimleri Üzerine Yapılan Bir İnceleme 

 

Özet

 

Bu çalışma Türkiye’deki oyuncak ithalat denetimleri hakkında bilgi vermek, ailelere oyuncak güvenliği ile ilgili farkındalığı artırmak için hazırlanmıştır. Piyasaya arz edilecek her ürünün, insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarını sağlaması, diğer bir değişle güvenli olması gerekmektedir. Oyuncaklar her ne kadar standartlara uygun üretilse de çocukların oyuncaktan zarar görebileceği unutulmamalıdır. Bu yüzden çocuğun yaş ve gelişimine uygun oyuncak seçimi hayati önem taşımaktadır. Bununla beraber oyuncak üzerinde yer alan uyarı ve kullanım talimatlarına dikkat edilmelidir. Bu çalışma anne-babalar için oldukça bilgilendirici olacaktır.

 

Anahtar Kelimeler: Oyuncak, ürün güvenliği, ithalat, anne-baba, çocuk

JEL Sınıflama Kodları: B17, F10, H83, I18, J13

A Study On Toy Safety and Import Controls In Turkey

Absract

This study was prepared to give information about toy import controls in Turkey and to raise awareness of toy safety to families. Each product to be put on the market must meet minimum safety conditions in terms of human health, life and property safety, animal and plant life and health, environment and consumer protection, in other words, it must be safe. Although toys are manufactured in accordance with the standards, it should be noted that children can be damaged by the toy. For this reason, the choice of toys suitable for the age and development of the child is vital. However, the warnings and instructions for use on the toy should be paid attention. This study will be very informative for parents.

 

Keywords: Toy, product safety, import, parent, child

JEL Codes: B17, F10, H83, I18, J13

 

Giriş

Oyuncaklar çocukların görsel, işitsel, bilişsel ve duygusal gelişiminde şüphesiz çok önemli yere sahiptir. Binlerce yıl öncesinde bile çocukların oynaması için oyuncaklar yapılmıştır. Bilinen en eski oyuncaklar arasında; Mardin’deki höyüklerde yapılan kazılarda 7 bin 500 yıllık oyuncak bulunmaktadır. Taştan yapılmış bu oyuncak arabayı inceleyen Mardin Müzesi arkeologları, oyuncağın 7 bin 500 yıllık olduğunu tespit etti. Oyuncak, Mardin Müzesi’nde ‘Oyuncak Araba Kalkolitik Dönem – M.Ö. 5500 – 3000’ etiketiyle sergileniyor[1]. Ayrıca oyuncak arabanın yanında farklı kazılarda 5-6 bin yıllık taş bebek ve taştan yapılmış ses çıkaran kuş görünümlü düdükler bulunmuştur. MÖ 4000’den kalma Mısır’ın Nagada kentinde bir çocuk mezarında arasında küçük taş ve kil topları veya mermerler (misket gibi) bulunmuştur[2]. 2004 yılında arkeologlar, İtalya’nın Pantelleria adasındaki bir köyün kalıntılarından 4.000 yıllık bir taş oyuncak bebek kafası çıkardılar[3]. Milattan önce 2500-3000’li yıllarda el yapımı pişirilmiş kil ve topraktan yapılmış insan ve hayvan figürlü oyuncaklar bulunmaktadır[4].

  1. yüzyıldan itibaren teknolojinin de gelişmesiyle oyuncak üretimi seri üretime geçmiş ve kitlelere hızlıca yayılmaya başlamıştır. Seri üretim esnasında plastik, ahşap, kumaş, metal gibi birçok hammadde kullanılmaktadır.

Peki üretilen oyuncaklar ne kadar güvenli? Bu soru veya düşünceler sonucu oyuncakların güvenli üretimi ile ilgili standartlar ve mevzuatlar belirlenmiştir. Ülkemizde, Avrupa Birliği çerçevesinde belirlenen bu standart ve mevzuatları kabul etmiş ve uygulamaya geçirmiştir. Oyuncağın tanımından bahsedecek olursak, özellikle oyunda kullanımının amaçlanmasına veya oyun amaçlı tasarlanmasına bakılmaksızın 14 yaş altı çocuklar tarafından oyunlarda kullanılan ürünler oyuncak olarak adlandırılır[5].

 

Oyuncak olarak kabul edilmeyen bazı ürünler ise (Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği ek:1);

1-    Festivaller ve kutlamalar için süsleme eşyaları

2-    14 yaş ve üzeri koleksiyonculara yönelik olarak amaçlanan ürünün veya ambalajının üzerinde, görünür ve okunaklı gösterim taşıması şartıyla koleksiyonculara yönelik ürünler. Ayrıntılı ve aslına uygun ölçekli modeller ve ayrıntılı ölçekli modellerin montajı için takımları bu kategoriye örnek olarak verebiliriz.

3-    20 kg’dan fazla vücut kütlesine sahip çocuklar için yapılmış tekerlekli patenler, tek sıra tekerlekli patenler ve kaykaylar (20 kg’a kadar vücut kütlesine sahip çocuklara yönelik tasarlanan patenler oyuncak olarak değerlendirilir).

4-    Spor amaçlı veya halka açık cadde ve yollarda ulaşım amaçlı tasarlanan scooterlar.

5-    Derin sularda kullanılması amaçlanan su ekipmanları ile yüzme oturakları ve yüzme yardımcıları gibi çocuklara yönelik yüzmeyi öğrenme araçları

6-    500 parçanın üzerindeki yapbozlar (500 parçanın altındaki yapbozlar oyuncak olarak değerlendirilmektedir.)

7-    Metalik uçlu dart setleri gibi sivri uçlu atılan şeyler kullanılan ürünler ve oyunlar (Sivri metal uca sahip olmayan dart oyunları oyuncak olarak değerlendirilir)

8-    Elektrikli fırınlar, ütüler veya 24 volttan fazla nominal voltajda çalıştırılan, yalnızca bir yetişkin gözetiminde öğrenme amaçlı satılan diğer fonksiyonel ürünler gibi fonksiyonel eğitim ürünleri

9-    Yetişkin bir eğitimci gözetiminde okullarda veya diğer pedagojik ortamlarda eğitim amaçlı kullanılması amaçlanan bilim ekipmanları gibi ürünler

10- Oyun konsolları

11- Emzikler

12- Çocukları cezbedici aydınlatıcılar olarak sınıflandırılır.

  1. Mevzuat ve Denetimler

İthal edilen ürünlerle ilgili Mülga Ekonomi Bakanlığı şimdiki adıyla Ticaret Bakanlığı tarafından 2011/53 sayılı Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) tebliği yürürlüğe girmiş ve ithal edilen oyuncaklar için bazı risk kriterleri belirlenmiştir. Denetimler bu risk kriterlerine göre yapılmaktadır. Ayrıca her sene yenilenerek yayımlanan “10” sayılı Oyuncakların ithalat denetimi tebliğinde (2021/10) Oyuncak Güvenliği Yönetmeliğine uygunluğunun denetimine ilişkin usul ve esaslar düzenlenir. Avrupa Birliği’nde (AB) oyuncakların güvenliği, oyuncakların güvenliğine ilişkin kuralları belirleyen ve AB sınırları içinde serbest dolaşımına izin veren Oyuncak Güvenliği Direktifi, 1988 yılında yayımlanan 88/378/EEC sayılı direktifin değiştirilmesiyle 20/07/2011 tarihinde yürürlüğe giren 2009/48/EC tarafından düzenlenir.

 

Ülkemizde de oyuncak güvenliği yönetmeliği güncellenmiş olup en son 4/10/2016 tarihinde Mülga Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (şimdiki adıyla Ticaret Bakanlığı) tarafından yayımlanan Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği geçerlidir. Bu direktif ve yönetmelik çerçevesinde; oyuncakların ithalat aşamasındaki denetimleri ve piyasa gözetimi denetimi Ticaret Bakanlığınca yapılmaktadır. İthalat aşamasındaki kontroller Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğünce, piyasadaki denetimler ise Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Genel Müdürlünce yapılmaktadır. Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olan ithalat denetimleri Ticaret Denetmenleri eliyle yapılmaktadır. Denetimler esnasında özel güvenlik gerekliliklerini sağlayan oyuncakların ithaline izin verilmektedir. Bu güvenlik gerekliliklerinde; oyuncakların fiziksel ve mekanik özellikleri, alevlenebilirlik, kimyasal, elektriksel, hijyen, radyoaktivite gibi güncel Avrupa Birliği standartları testlerine uygunluğu aranmaktadır. Aranan bu testlerin akredite[6] bir laboratuvar tarafından yapılması gerekmektedir. İthalatçı firmalar ithal etmek istedikleri ürünler için TAREKS’e 2021/10 sayılı tebliğ çerçevesince gerekli belgelerle başvuru yaparlar. TAREKS üzerinden ithal edilmek istenen parti risk analizine göre denetlemeye veya teste gönderilmek üzere denetlemeye yönlendirilebilir. Denetlemeye yönlendirilen başvurular da oyuncakların gerekli bütün test raporları detaylı bir şekilde incelenir ayrıca gerek görülürse ürünler gümrüklü sahada incelenebilir. Bu raporlarda eksik tespit edildiği takdirde gümrüklü sahada Ticaret Denetmenleri tarafından ürünlerden numune alınarak, test edilmesi için akredite laboratuvarlara gönderilir. Teste gönderilmek üzere denetlemeye yönlendirilen başvurularda ise denetime yönlendirilen partiden her halükarda gümrüklü sahadan numune alınıp gerekli bütün testlerin yapılması için akredite laboratuvara sevk edilir.

 

Kimyasal testleri detaylandıracak olursak; “EN71-3 (Bazı elementlerin göçü)” standardı kapsamında “Alüminyum, Antimonyum, Arsenik, Baryum, Bor, Kadmiyum, Krom 3, Krom 6, Kobalt, Bakır, Kurşun, Manganez, Cıva, Nikel, Selenyum, Stronyum, Kalay, Organik kalay, Çinko” içeriklerine bakılmaktadır. Plastik içeren oyuncaklarda Fitalat ve PAH (polisilik aromatik hidrokarbon) testleri ayrıca aranmaktadır. Tekstil ve deri içeren oyuncaklarda da Azo Boya testleri aranmaktadır.

 

36 aydan küçük çocuklar için tasarlanan oyuncaklarda ise çocuğun oyuncakları ağzına götürme durumu göz önüne alınarak oyuncağın üretim malzemesine göre değişebilen ekstradan “Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik” ve “EN71-9” standardı uyarınca Fenol, Bisfenol A, TCEP-TCPP-TDCP[7], Benzen, Formamid testleri, “EN71-12” standardı uyarınca Nitrozamin[8] testleri aranmaktadır. Parmak boyaların ise “EN71-7” standardı kapsamında çeşitli kimyasal madde, koruyucu ve toksik materyal içerip içermediği araştırılır.

 

Fiziksel ve mekanik özellikler ise; oyuncakların kullanımı esnasında maruz kaldıkları zorlamalara karşı kırılmaksızın dayanıklı olmalarının sağlanmasına yöneliktir. “EN71-1 (Fiziksel ve Mekanik özellikler)” standardı kapsamında oyuncakların keskin kenar, sivri uç, üzerine binilen oyuncaklar, ağızla etkinleştirilen, fırlatılan cisimler, akustik, küçük toplar, mıknatıs, kordon gibi doneleri içeren oyuncakların standarda uygunluğu aranır. Özellikle 36 aydan küçük çocuklar için tasarlanan oyuncakların tork-germe-düşme-çarpma-sıkıştırma deneylerine tabi tutulduğunda küçük parça oluşturmamasına testlerde dikkat edilmektedir. Küçük parça silindirine tam olarak sığan parçalar küçük parça olarak adlandırılır. Küçük parça silindiri ise 31,7 mm iç çapına ve 25,4 mm ile 57,1 mm arasında değişen derinliği olan eğimli bir tabana sahip bir cihazdır[şekil 1]. Bu silindir, üç yaşın altındaki bir çocuğun tam genişlemiş boğazının yaklaşık boyutudur. Ayrıca bu standart dahilinde ambalajlama, uyarı, işaret ve kullanım talimatları incelenmektedir.

Şekil 1- Küçük Parça Silindiri

Alevlenebilirlik testleri; oyuncak çocuğun yanında yanabilir tehlikeli bir durum oluşturmamalıdır. Bu nedenle oyuncaklar bir ateş, kıvılcım veya potansiyel ateş kaynağına maruz kaldığında yanmamalıdır. Kolayca alev almamalıdır. Tutuşma olursa yavaşça yanmalıdır. Bu bilgiler doğrultusunda oyuncakların “EN71-2 (alevlenebilirlik)” testlerine uygunluğu aranmaktadır. (Oyuncak güvenliği yönetmeliği ek-2 II.alevlenebilirlik)

 

Elektriksel testlerde ise; “EN62115” standardı kapsamında oyuncakların işaretleme ve uyarıları, elektriksel yapısı, pil haznelerinin mekanik dayanımı, neme direnci, ısınma ve olağandışı çalışması, pillere ulaşımı, vida ve bağlantıların sağlamlığı test edilmektedir. Oyuncaklar 24V doğru akımı geçen bir voltaj ile çalıştırılamaz. Oyuncaklar lazer, led veya herhangi bir iyonlaştırıcı olmayan radyasyon tiplerinden gözde veya ciltte yaralanma riski veya herhangi bir sağlık tehlikesine yol açmayacak şekilde üretilmelidir. Lazer veya led içeren oyuncakların “EN60825-1(sınıf 1)” standardına uygunluğu aranır. Adaptör içeren oyuncaklar için “EN61558-2-7” veya “EN60335-2-29” standartlarına uygunluğu aranır.

 

Bu testlerin yanı sıra özel uyarı ve işaretler oyuncak üzerinde aranmaktadır. Bu işaretlerden en önemlisi “CE” işaretidir[9].” [şekil 2]. “CE” işareti bulunmayan oyuncağın ithaline kesinlikle izin verilmez. Bazı oyuncaklar özel uyarılar içermelidir. Örneğin scooterlar için “Koruyucu donanım giyilmelidir. Trafikte kullanılmaz” (Oyuncak güvenliği yönetmeliği ek 5 B bölümü 5. Madde). 36 aydan küçük çocuklar için tehlike oluşturabilecek oyuncaklarda “36 aydan küçük çocuklar için uygun değildir” uyarısı ya da bunun yasak olduğunu gösteren bir işaret iliştirilmelidir. [şekil 3]

 

Şekil 2- CE İşareti 

Denetlenen oyuncaklar ile ilgili Ticaret Denetmenlerince ayrıca yaş değerlendirilmesi yapılabilmektedir. Bu yaş değerlendirilmesi oyuncaklar için yapılacak ya da istenilecek testler için önem arz etmektedir. Çünkü 3 yaş altı çocuklar için tasarlanan oyuncaklar için 3 yaş üstü çocuklar için tasarlanan oyuncaklardan farklı olarak yukarıda bahsedilen ekstra kimyasal testler istenmektedir. Fiziksel testlerde de oyuncakların küçük parça oluşturup oluşturmayacağı ayrıca araştırılmaktadır.

  1. Literatür Taraması ve Bazı Veriler

Oyuncak güvenliği konusunda bilgi tutum ve davranışlar incelendiğinde, 0-5 yaş çocuğu olan ebeveynlerin %41,9’u oyuncaklarda “CE” işaretini duyduklarını belirtmiş, oyuncak güvenliği konusunda yapılacak bilgilendirmenin eğitim ve sosyo ekonomik düzeyi düşük olan gruplara yapılması sonucu ortaya çıkmıştır (Ergin, Çelikyürek, Aydemir Acar, 2019).

 

Eğitim düzeyi yüksek olan yetişkinlerin, oyuncakların üzerinde yer alan “CE” işaretinin anlamını bilme oranı, eğitim düzeyi düşük olan yetişkinlerden daha yüksek bulunmuştur. Oyuncak alan kişilerin öğrenim düzeyi yükseldikçe, çocuklarına daha sık oyuncak aldıkları (%76,1), oyuncakların üzerinde “CE” işareti bulunmasına (%65,9) ve oyuncağın güvenli olmasına (% 89,2) önem verdikleri saptanmıştır. (Bolışık, Bal Yılmaz, Yavuz, Tural Büyük, 2014)

 

Başka bir araştırmada ise oyuncak satın alan kişiler incelenmiş, Oyuncaklar Hakkında Yönetmeliği (bir önceki yönetmelik) alıcıların %6,2’sinin bildiği sonucuna ulaşılmıştır. Oyuncak alıcılarının %54.7’si oyuncakların ya da oyuncak paketlerinin üzerindeki uyarıları okumadığını ifade etmiştir. Oyuncak alıcılarının, yönetmeliği, etiket üzerinde CE işareti, yaş uygunluğu ibaresi, güvenlik uyarısı, kullanım kılavuzu bulunması gerektiğini satıcılara göre daha az bildiği, etiket üzerindeki bilgilere de daha az baktığı ortaya çıkmıştır (Çamur, Vaizoğlu, Akbaş, Başaran, Batmaz, Bilgin, Bulam, 2008).

 

Ülkemizde 2019 yılında oyuncak üretimi yaklaşık olarak 167 milyon dolar, ihracatı 39 milyon dolar ve ithalatı ise 146 milyon dolardır[10]. 2019 yılında ithal edilen oyuncakların yaklaşık % 82’si sadece Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) ’den ithal edilmiştir[11] (9503 tarifesi için geçerlidir).

 

Diğer taraftan, Çin’den ithal edilen oyuncaklar sağlığa zararlıdır düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Dünyanın en iyi oyuncak üreticileri de oyuncaklarını Çin’de üretiyor. Oyuncaklar, ilgili standartlara uygun şekilde üretilirse oyuncakların amaçlandığı şekilde kullanıldığı varsayıldığında, söz konusu oyuncaklar, amaçlandığı yaş grubundaki çocuklar için ilave herhangi bir tehlike oluşturmaz. Ancak oyuncaklar her ne kadar güvenli olsa da oyuncaktan kaynaklı zarar görmeler ve ihmal yüzünden zarar görmeler hatta ölüme varan örnekler bulunmaktadır.

 

CPSC (Amerikan Tüketici Ürün Güvenliği Komisyonu) verilerine göre 2019 yılında acil servislere getirilen oyuncaktan zarar gören 4 yaşın altındaki çocukların sayısı 78.700, 4 ila 12 yaş (12 dahil) arası 154.700, 13-14 yaş aralığındaki çocukların sayısı 162.700, bütün yaşlarda ise 224.200 olarak kaydedilmiştir (veriler yaklaşık olarak bildirilmiştir) (Qin, A. 2020:8). Ölüm sayısı ise 14’tür. Ölüm nedenleri ise küçük parça yutmaya bağlı boğulma ve soluk borusu tıkanması, ihmal, motorsuz scooter sürerken geçirilen kazalar olarak kayıtlara geçmiştir. 3 yaş altındaki çocukların oyuncakları ağza götürmesi çok normal olmakla birlikte 3 yaş üzerindeki çocukların da oyuncakları ağzına götürebileceği unutulmamalıdır. Yukarıda bahsedilen ölüm nedenlerinden bazıları, 3 yaşın üzerindeki çocukların küçük topları yutması ve topların nefes yollarının tıkayıp hayatın kaybetmesidir (Qin, A. 2020:6-7).

 

Çocuklarda boğularak ölüm nedenlerinden biride balonlardır. Çocuklar balonu şişirirken içine çekebilir, şişirilmemiş balonları çiğnerken yutabilir. 2001 ve 2016 yılları arasında, CPSC’ ye bildirilen oyuncakla ilgili boğularak ölümlerin yaklaşık % 40’ı balonları içermektedir. Balonlar büyük çocuklar için tasarlandığından ve balonları şişirmenin doğasında var olan riskler nedeniyle balonlar, küçük parçaları ve bütünü için tipik risk altındaki popülasyondan ziyade büyük çocuklar için ciddi bir boğulma tehlikesi oluşturur (Toussaint, T. and Garber, A. 2018:12). Bu sebepten dolayı Lateks balonlarda şu uyarı bulunmalıdır “Uyarı. Sekiz yaşından küçük çocuklarda, şişirilmemiş veya patlamış balonlardan dolayı tıkanma veya nefes alamama durumu oluşabilir. Yetişkin gözetimi gerekir. Şişirilmemiş balonları çocuklardan uzak tutunuz. Patlamış balonları hemen çöpe atınız.” (TSE,2021,EN71-1:2014+A1:2018 standardı, s.75).

 

  1. Önemli Hatırlatmalar 

Boya kalemleri, tebeşir, modelleme kili ve parmak boyaları gibi bir dizi öğe, “kullanım ve kötüye kullanım” testine tabi tutulduklarında küçük parçalara ayrılmalarını önleyecek şekilde üretilemedikleri için küçük parça testlerinden muaftır (Toussaint, T. and Garber, A. 2018:9). Bu sebepten dolayı bu tarz oyuncakları alırken çocuğunuzun yaş grubuna uygun oyuncaklar alınmalıdır.

 

Pille çalışan oyuncakların pil yuvalarının sağlamlığı dönem dönem kontrol edilmelidir. Oyuncak oynandıkça pil haznesi hasar alabilir, zarar görebilir. Düğme pillerin ya da AAA (ince kalem pil) pillerin çocuklar tarafından yutulabileceği unutulmamalıdır[12].

 

Çocukların paten, scooter ya da bisiklet kullanırken kişisel koruyucu donanım kullanması ihmal edilmemelidir ve bu oyuncaklar trafikte kullanılmamalıdır (Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği ek 5 B bölümü 5. Madde).

 

Çocuklar için tehlike oluşturabilecek güçlü çekim kuvvetine sahip küçük mıknatıslar çocuklardan uzak tutulmalıdır[13]. Mıknatıs yutması ciddi bağırsak komplikasyonlarına yol açabilir (Cevizci, Karadağ, Demir, Dokucu, 2012).

 

Yüksek ses çıkardığını düşündüğünüz oyuncakları çocuklarınıza vermeyiniz. Ancak bazı oyuncaklar doğası gereği yüksek ses çıkarabilir (oyuncak davul gibi). Bu oyuncaklar kulağa yakın kullanılmamalıdır.

Oyuncaktaki Şarj cihazlarının veya pillerin aşırı ısındığı hissedildiğinde o oyuncak kullanılmamalıdır.

 

Fırlatılan cisme sahip oyuncaklar için gözlere ve yüze nişan almamaları konusunda çocuklar uyarılmalıdır.

 

Büyük pelüş oyuncaklar ya da uzun tüyleri olan oyuncaklar 10 aydan küçük çocuklardan uzak tutulmalıdır. Bu oyuncaklardan kaynaklı ölüm vakaları görülmüştür[14]. (Tu, Y. 2019:8)

 

İçi sıvı dolu diş kaşıyıcıları buzdolabının dondurucu bölmesine yerleştirilmemelidir.

 

Uçurtmalar gerilim hatlarının yakınında ve gök gürültülü fırtınalı havalarda kullanılmamalıdır.

 

Yardım almadan oturabilen çocukların oynaması için üretilen, çocuklar için cezbedici görünüş ve renklere sahip marakas tarzı oyuncakların 2 ucu da gerekli kalınlıkta olmasına dikkat edilmelidir.(marakasın 1 ucu kalın diğer ucu ince çubuk olmamalıdır). Marakasların ince ucu çocuğun boğazına girebilir ve sıkışabilir. Bu da boğulma tehlikesi oluşturur. Kütlesi 0,5 kg veya daha az olan bu tür oyuncaklar için, oyuncağın hiçbir parçası A ve B kalıbından [şekil 4 ve 5] dışarı taşmamalıdır. Yaklaşık olarak evde test etmek için işaret parmağımızı ve başparmağımızı birleştirip bir yuvarlak oluşturduktan sonra marakasların uçları bu yuvarlaktan giriyorsa gerekli kalınlıkta değil demektir. Bu oyuncak çocuğa verilmemelidir. A kalıbı 50 mm ve 35 mm iç çapına sahip elips şeklinde ve 30 mm derinliğe sahip bir kalıptır. B kalıbı ise 42,7 mm iç çapına ve 30mm derinliğe sahiptir.

 

Şekil 4- A Kalıbı                                                           Şekil 5- B Kalıbı

Karakteristik özelliği bakımından gıda maddesi olarak karıştırılabilen oyuncaklar olabilir. Bu oyuncakların (domates ya da hamburger benzeri buzdolabı magnetleri, meyve-sebze görünümlü silgiler gibi) küçük parça oluşturmamasına dikkat edilmelidir. Çocuklar bu tarz oyuncakları gıda sanıp ısırabilir, ısırılan bu oyuncakların küçük parçaları boğulmaya neden olabilir.

 

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 79. Maddesinde bu konuya değinilmiştir. “Gıda ürünü olmamalarına rağmen, sahip oldukları şekil, koku, renk, görünüm, ambalaj, etiket, hacim veya boyutları nedeniyle olduklarından farklı görünen ve bu sebeple tüketiciler, özellikle çocuklar tarafından, gıda ürünleriyle karıştırılarak tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye atan ürünlerin üretilmesi, pazarlanması, ithalatı ve ihracatı yasaktır. Gıda ürünü olmamalarına rağmen geleneksel el sanatı ürünü olarak gıda ürünü şeklinde üretilen ve sağlığa zarar vermeyen ürünler, üzerinde uyarı işareti ve yazısı bulunması şartıyla bu hükmün dışındadır.[15]

 

Anne-babalar uygunsuz oyuncaklar ile ilgili araştırma yapmak isterlerse AB’nin gıda dışı ürünler için hızlı alarm sistemini[16] -RAPEX- kullanabilirler. Bu sitede haftalık olarak AB’de bulunan uygunsuz oyuncaklar sebepleriyle birlikte listelenir. Ayrıca ülkemizde Güvensiz Ürün Bilgi Sistemi’nde[17] -GÜBİS- ülkemizde piyasada bulunan uygunsuz oyuncaklar, uygunsuzluk sebepleriyle beraber listelenir. Bu siteler anne-babalara oyuncak alırken ne tarz oyuncakların ne tarz riskler oluşturabileceği hakkında fikri verebilir.

 

Öneri ve Sonuç 

Literatür araştırmasından da anlaşılacağı üzere ebeveynlerin oyuncak güvenliği (yönetmelik, uyarı, işaretleme vb.) ile ilgili kısıtlı bilgiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçevede Ticaret Bakanlığı; ebeveynlere oyuncak güvenliği hakkında herkese ulaşabilen kamu spotu veya reklam hazırlayabilir. Oyuncak satış mağazalarına, ilgili yönetmelik ve standartlarda belirtilen güvenlik önlemlerinin ve uyarıların bulunduğu broşür hazırlanabilir bu broşürler oyuncak satın alan kişilere verilebilir. Hastanelerin pediatri bölümlerine ebeveynler için oyuncaklar ile ilgili dikkat etmeleri gereken afişler asılabilir. Bu öneriler oyuncak güvenliği ile ilgili farkındalığı artıracaktır.

 

Ticaret Bakanlığı; kontrolleri artırmak, denetimleri sıkılaştırmak ve tüketici ve halk sağlığını korumak adına oyuncakta ihtisas gümrüğü uygulamasına geçmiştir. Bu uygulamada ithal oyuncaklar belirli gümrük idarelerine gelmektedir. Ticaret Bakanlığı oyuncak ile ilgili denetimlerini katı ithalat politikası çerçevesinde sıkı bir şekilde yürütmektedir. Bulunduğumuz pandemi sürecinde de denetimler yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ancak bilinmelidir ki esas denetim görevi anne-babanındır. Çocuklar için yaşına ve gelişimine uygun oyuncak seçimi hayati önem arz etmektedir. Önemli hususlardan biri de belirli bir yaşa kadar çocuğun oyuncakla oynaması anne-baba gözetiminde olmasıdır. 3 yaşın üstünde kardeşi olan 3 yaşın altındaki bir çocuğun abisinin ya da ablasının oyuncaklarıyla oynamamasına dikkat edilmelidir. Büyük çocuğun oyuncakla oynadıktan sonra mutlaka oyuncaklarını kardeşinin ulaşamayacağı bir yere kaldırması gerekmektedir. Büyük çocuğun oynadığı oyuncaklar küçük parça içerebileceği için küçük çocuk için tehlike arz etmektedir. Oyuncakların ambalajları üzerinde bulunan uyarılara uymaya özen gösterilmelidir. Pazardan-tezgahtan, üreticisi-ithalatçısı veya markası belli olmayan oyuncaklar alınmamalıdır. Oyuncak satın alırken özellikle unvanı, adresi belli olan satış noktalarını tercih edilmeli, fiyat-kalite analizi iyi yapılmalıdır. Oyuncakla ilgili kaza/yaralanma yaşandığı takdirde www.urunguvenligi.gov.tr adresine sebepleriyle beraber şikayet edilmeli; “CE” işareti olmayan bir oyuncak ile karşılaşıldığı takdirde oyuncak alınmamalı ve yine aynı adrese şikayet edilmelidir. Unutmayalım her anne-baba birer denetçidir.

Kaynakça

Bakanlar Kurulu Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, (28 Kasım 2013). URL:https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6502.pdf ,Erişim Tarihi:10.12.2020

Bolışık, B., Yılmaz,B,H., Yavuz,B., Tural,B,E., Yetişkinlerin Çocuklar İçin Oyuncak Seçimine Yönelik Davranışlarının İncelenmesi(2014), Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. Erişim Tarihi: 30.03.2021 URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/220121

Cevizci,N.M., Karadağ,A,Ç., Demir,M., Dokucu,İ,A. Çoklu mıknatıs yutulmasına bağlı bağırsak perforasyonu: Olgu sunumu(2012), doi: 10.5505/tjtes.2012.22457. Erişim tarihi: 20.11.2020 URL:https://jag.journalagent.com/travma/pdfs/UTD_18_2_192_194.pdf

Çamur,D., Vaizoğlu,A,S., Akbaş,M., Başaran,D., Batmaz,G,A., Bilgin,E., Bulam,H,M. Oyuncak alıcı ve satıcılarının oyuncak güvenliği ve yönetmeliği konusundaki bilgi düzeyleri(2008), Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi,51:31-38 Erişim Tarihi: 30.03.2021 URL: http://www.cshd.org.tr/uploads/pdf_CSH_282.pdf

Ergin A., Çelikyürek,A,N., Acar,A,G. Bir Üniversite Hastanesinin Pediatri Polikliniği’ne Başvuran 0-5 Yaş Çocuğu Olan Ebeveynlerin Oyuncak Güvenliği Konusundaki Bilgi Tutum Ve Davranışlarının İncelenmesi(2019), 3. Uluslararası-21. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi. Erişim Tarihi: 30.03.2021 URL: https://2019.uhsk.org/ocs236/index.php/UHSK21/UHSK/paper/view/178

Güvensiz Ürün Bilgi Sistemi. URL: http://guvensizurun.gov.tr/ , Erişim Tarihi: 05.01.2021

Mülga Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği, (4 ekim 2016). URL: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/10/20161004-24.htm, Erişim Tarihi: 05.01.2021

Qin, A. (2020). Toy-Related Deaths and Injuries Calendar Year 2019. Erişim Tarihi: 10.01.2021 URL: https://www.cpsc.gov/s3fs-public/Toy-Related-Deaths-and-Injuries-2019.pdf?v6yNSJjbr4hygVOEEUztk3cSm9pc8et0#:~:text=In%202019%2C%20an%20estimated%20224%2C200,and%20released%20from%20the%20hospital. s.6-8,

RAPEX, https://ec.europa.eu/consumers/consumers_safety/safety_products/rapex/alerts/?event=main.listNotifications&lng=en, Erişim Tarihi: 05.01.2021

Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği Ürün Kurallarının Uygulanmasına İlişkin Mavi Rehber. URL:https://ticaret.gov.tr/data/5dc55af713b87654fc017421/mavi%20rehber%20(WEB%20FLIGRANLI).pdf, s.138, Erişim Tarihi: 05.01.2021

Toussaint, T. and Garber, A. (2018). US PIRG Education Fund  Trouble in toyland the 33. Annual survey of toy safety,URL: https://uspirg.org/sites/pirg/files/reports/WEB_USP_Toyland-Report_Nov18_2-1.pdf, s. 9,12 Erişim:25.12.2020

Tu, Y. (2019). Toy-Related Deaths and Injuries Calendar Year 2018. Erişim Tarihi: 02.11.2020 URL: https://www.cpsc.gov/s3fs-public/Toy_Related_Deaths_and_Injuries_Calendar_Year_2018.pdf?WM0sDY9UaFK2MpzOxpBoqmqPvoUdbzDN,  s.8.

Türk Standartları Enstitüsü (2021), EN71-1:2014+A1:2018 standardı, s.75. URL: https://intweb.tse.org.tr/Standard/Standard/StandardAra.aspx

https://www.bbc.com/news/uk-scotland-tayside-central-43827443 . Erişim Tarihi: 25.12.2020

https://brightonmuseums.org.uk/discover/2012/05/21/toy-timeline/.Erişim Tarihi:05.12.2020

https://www.brooklynmuseum.org/opencollection/objects/3420. Erişim Tarihi: 05.12.2020

https://www.brooklynmuseum.org/opencollection/objects/3424 .Erişim Tarihi: 05.12.2020

https://www.habergazetesi.com.tr/haber/5700216/ticaret-bakanligindan-yerli-oyuncak-ureticisine-mujde). Erişim Tarihi:14.12.2020

https://www.haberler.com/8-aylik-bedirhan-in-yuttugu-yassi-pil-yemek-13697258-haberi/. Erişim Tarihi: 14.12.2020

https://www.haberler.com/7-bin-500-yillik-oyuncak-araba-3218858-haberi/#:~:text=Ta%C5%9Ftan%20yap%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%20oyunca%C4%9F%C4%B1%20inceleyen%20Mardin,Mardin%20M%C3%BCzesi’nde%20yerini%20ald%C4%B1. Erişim Tarihi:05.12.2020

https://www.hurriyet.com.tr/cocuklar-en-cok-para-ve-pil-yutuyor-37294597. Erişim Tarihi: 05.12.2020

https://www.ntv.com.tr/turkiye/karin-agrisiyla-hastaneye-giden-cocugun-midesinden-42-adet-miknatis-topu-cikti,qmwy-xEaRUuubPNDWpMAIw. Erişim Tarihi: 05.12.2020

https://www.popsci.com/science/article/2012-01/what-oldest-toy-world/. Erişim Tarihi: 05.12.2020

https://www.trademap.org/Bilateral_TS.aspx?nvpm=1%7c792%7c%7c156%7c%7c9503%7c%7c%7c4%7c1%7c1%7c1%7c2%7c1%7c1%7c1%7c1%7c1. Erişim Tarihi:15.12.2020

https://www.youtube.com/watch?v=EhEcYToKi24. Erişim Tarihi:10.12.2020

[1] Bkz. https://www.haberler.com/7-bin-500-yillik-oyuncak-araba-3218858-haberi/#:~:text=Ta%C5%9Ftan%20yap%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%20oyunca%C4%9F%C4%B1%20inceleyen%20Mardin,Mardin%20M%C3%BCzesi’nde%20yerini%20ald%C4%B1

[2] Bkz. https://brightonmuseums.org.uk/discover/2012/05/21/toy-timeline/

[3] Bkz. https://www.popsci.com/science/article/2012-01/what-oldest-toy-world/

[4] Bkz. https://www.brooklynmuseum.org/opencollection/objects/3420https://www.brooklynmuseum.org/opencollection/objects/3424

[5] Bkz. Mülga Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği, (4 ekim 2016). URL: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/10/20161004-24.htm

[6] Bkz. Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği Ürün Kurallarının Uygulanmasına İlişkin Mavi Rehber. URL:https://ticaret.gov.tr/data/5dc55af713b87654fc017421/mavi%20rehber%20(WEB%20FLIGRANLI).pdf, s.138

[7] Alev geciktirici kimyasallar: Yangının veya alevin tutuşma-yayılma hızını düşüren kimyasallardır.

[8] Elastomer içeren ürünler; 36 aylıktan küçük çocuklar tarafından kullanılması amaçlanan oyuncaklardaki ve oyuncak parçalarındaki elastomerler(ör: dişlikler).  Ağızla etkinleştirilen oyuncaklarda elastomerler (ör: balonlar). Parmak boyalar

[9] Ürünün “CE” işaretinin konulmasını öngören teknik mevzuatın ilgili bütün kurallarına uygun olduğunu gösteren işarettir. “CE” işareti sadece imalatçı veya onun yetkili temsilcisi tarafından konulur.

[10] Bkz. https://www.habergazetesi.com.tr/haber/5700216/ticaret-bakanligindan-yerli-oyuncak-ureticisine-mujde

[11]Bkz.https://www.trademap.org/Bilateral_TS.aspx?nvpm=1%7c792%7c%7c156%7c%7c9503%7c%7c%7c4%7c1%7c1%7c1%7c2%7c1%7c1%7c1%7c1%7c1.

[12]Bkz.  https://www.haberler.com/8-aylik-bedirhan-in-yuttugu-yassi-pil-yemek-13697258-haberi/,https://www.youtube.com/watch?v=EhEcYToKi24 , https://www.hurriyet.com.tr/cocuklar-en-cok-para-ve-pil-yutuyor-37294597

[13] Bkz. https://www.ntv.com.tr/turkiye/karin-agrisiyla-hastaneye-giden-cocugun-midesinden-42-adet-miknatis-topu-cikti,qmwy-xEaRUuubPNDWpMAIw

[14] Bkz. https://www.bbc.com/news/uk-scotland-tayside-central-43827443

 

[15] Bkz. Bakanlar Kurulu Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, (28 Kasım 2013). URL:https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6502.pdf

[16]Bkz.https://ec.europa.eu/consumers/consumers_safety/safety_products/rapex/alerts/?event=main.listNotifications&lng=en

[17] Bkz. Güvensiz Ürün Bilgi Sistemi. URL: http://guvensizurun.gov.tr/

 

]]>
https://gtmd.org.tr/emre-koskuoglu-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/feed/ 0
Şükrü ÖZKAN – Gümrük ve Ticaret Dergisi Sayı: 23 https://gtmd.org.tr/sukru-ozkan-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/ https://gtmd.org.tr/sukru-ozkan-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/#respond Wed, 08 Jun 2022 08:08:51 +0000 https://demo.albantanitim.com.tr/?p=789

Türkiye Muhasebe Standartları Çerçevesinde İthalat İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesi

Özet: 

Küreselleşen günümüz dünyasında artık ülke sınırları ortadan kalkmış ve daha fazla gelir elde etmek isteyen firmalar dış ticaret işlemlerine daha fazla yoğunlaşmışlardır. Bunun sonucunda ortaya çıkan çok uluslu şirketler Dünya’nın birçok ülkesinde faaliyet göstererek dış ticaret işlemleri gerçekleştirmektedirler. Bu şirketler için dünya pazarına girmek kolay olsa da işlemlerin takibi ve kayıt altına alınması oldukça zordur. İşte bu noktada dış ticaret işlemlerinin takibi ve yapılan işlemlerin belli standartlarda kayıt altına alınması firmalar ve ülkeler için önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde Kamu Gözetimi ve Muhasebe Standartları Kurumu tarafından belirlenen muhasebe standartlarına göre işlemler muhasebeleştirilmektedir. Bu çalışmamızda ithalat işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde kullanılan muhasebe standartları açıklandıktan sonra, uygulamaya ilişkin örneklere yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: İthalat, stok, borçlanma, kur değişimleri, TMS

Jel Sınıflandırma Kodları: M40, M41

Turkey Accounting Standards Framework Accounting for Import Transactions

Abstract

In today’s globalizing world, country borders have disappeared and companies that want to earn more income have focused more on foreign trade transactions. The multinational companies that emerged as a result of this, operate in many countries of the world and carry out foreign trade transactions. Altho-ugh it is easy for these companies to enter the world market, it is very difficult to follow and record the transactions. At this point, it is an important issue for companies and countries to follow up fore-ign trade transactions and to record transactions in certain standards. In our country, transactions are accounted according to the accounting standards set by the Public Oversight and Auditing Standards Authority. In this study, after explaining the accounting standards used in the accounting of import transactions, examples related to the application will be given.

Keywords: Import, stock, borrowing, exchange rate changes, TMS

JEL Codes: M40, M41

Giriş

Günümüz Dünyasında ülkeler bazı ürünlerin üretiminde uzmanlaşarak bunları ihraç edip gelir sağlar-ken bazı ürünleri de ithal ederek ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmektedirler. Bunun sonucunda da artık ülke sınırları ortadan kalkmış ve Dünya küçük bir köy halini almıştır. Karlılığını arttırmayı hedef-leyen firmalar da korumacılık önlemlerinin azalmasıyla birlikte karlılığı arttırmanın yolunu dış ticarete yönelmekte bulmuş, dış ticaret hacminde ve dış ticarete yönelen firma sayısında artış meydana gelmiş-tir.

Firmaların dış ticaret hacminin artması, faaliyet gösterdikleri ülke sayısının artması ve dünya sınırlarının ortadan kalkması ile birlikte işlemlerin mali tablolara doğru, karşılaştırılabilir ve yorumlanabilir bir şekilde sunulması sorunu doğmuş, bunun sonucunda uluslararası finansal raporlama standartları belirlenmiştir. Bu çalışmanın amacı da ithalat yapan firmaların bu işlemlerini UFRS’e uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarına göre nasıl muhasebeleştireceğini örneklerle açıklamaktır. Bu doğrultuda örnek uygulamalarda finansal raporlama standartlarına uygun hesap planı taslağı kullanılmıştır.

  1. İthalat İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesinde Kullanılan Türkiye Muhasebe Standartları

Ülkemizde muhasebe standartlarının belirlenmesi amacıyla çeşitli komisyonlar ve kurullar oluşturul-muştur. Bunlardan en önemlisi Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’dur. Bahse konu Kurul (TMSK); 15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun ile değişik 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun Ek 1. maddesi ile kurulmuş ve 07.03.2002 tarihinde faaliyete geçmiştir. TMSK’nın temel görevi, denetlenmiş finansal tabloların sunumunda finansal tabloların ihtiyaca uygun, gerçek, güvenilir, dengeli, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir nitelikte olmaları için ulusal muhasebe ilkelerinin gelişmesini ve benimsenmesini sağlayacak ve kamu yararı için uygulanacak olan ulusal muhasebe standartlarını saptamak ve yayınlamaktır. TMSK 2009 yılına kadar 10 adet TMS, 8 adet TFRS, 10 adet Türkiye Muhasebe Standartları Yorumlar (TMSY) ve 17 adet Türkiye Finansal Raporlama Standartları Yorumlar (TFRSY) Türkçeleştirerek Resmi Gazetede yayınlamış ve yürürlüğe koymuştur.

02 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 660 sayılı Kanun Hükmünde Karar-name ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) kurulmuş olup, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun her türlü varlıkları, borç ve alacakları, yazılı ve elektronik ortamdaki kayıtları ve diğer dokümanları ile nakit ve benzerleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın adı geçen kuruma devredilmiştir.

KGK’nın görevi uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak ve yayımlamak, bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve kaliteyi sağlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmaktır. 

İthalat işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde kullanılan standartlar Kamu Gözetimi, Muhasebe ve De-netim Standartları Kurumu tarafından çıkarılarak farklı tarihlerde resmi gazetede yayımlanmıştır. Literatürde ithalat işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde en sık karşılaşılan standartlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.

✓ TMS 2 Stoklar

✓ TMS 20 Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açıklaması

✓ TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri

✓ TMS 23 Borçlanma Maliyetleri

  1. TMS 2 Stoklar Standardı

Bu standardın kullanımında yer alan stoklar kavramı; olağan iş akışı içinde satılmak üzere elde tutulan, olağan iş akışı içinde satılmak üzere üretilmekte olan veya üretim sürecinde veya hizmet sunumunda kullanılacak hammadde ve malzeme şeklinde bulunan varlıkları ifade etmektedir (TMS 2, md. 6).

Dış ticaret işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde stoklar önemli yer tutmaktadır. Nitekim dış ticaretin temelini mal veya hizmet ithalatı ve ihracatı oluşturduğundan bunlar stoklar hesabında kayıt altına alınmaktadır. Dış ticarete bakan yönü itibariyle stoklar standardı, dış ticarete konu olan malın nasıl muhasebeleştirilmesi gerektiğini göstermektedir (Ağsakal ve Baral, 2016: 3).

2.1. Standardın Amacı ve Kapsamı

Bu Standardın amacı, stoklarla ilgili muhasebe uygulamalarını belirlemektir. Stokların muhasebeleştirmesindeki temel konulardan biri, varlık olarak finansal tablolara alınacak ve ilgili hasılat finansal tablolara yansıtılıncaya kadar varlık olarak izlenecek olan maliyet tutarının belirlenmesidir. Bu standart, stokun net gerçekleşebilir değere indirgenmesi de dâhil olmak üzere, stok maliyetinin belirlenme-si ve sonrasında gider olarak finansal tablolara yansıtılması hakkında rehberlik sağlar. Bu Standart ayrıca maliyetlerin stoklara yüklenmesinde kullanılan maliyet hesaplama yöntemleri hakkında rehberlik sağlar (TMS 2, md. 1).

Stoklar standardı; finansal araçlar, tarımsal faaliyetlerle ilgili canlı varlıklar ve hasat zamanındaki tarımsal ürünler dışındaki tüm stoklara uygulanır.

2.2. Stokların Maliyeti

TMS 2 Stoklar standardına göre stokların maliyeti; tüm satın alma maliyetlerini, dönüştürme maliyetle-rini ve stokların mevcut konumuna ve durumuna getirilmesi için katlanılan diğer maliyetleri içerir. Makalemizde ithalat işlemlerinin muhasebeleştirilmesi üzerinde durulduğundan dolayı konuyla ilgili olan stokların satın alma maliyeti dikkate alınacaktır.

Stokların satın alma maliyetleri; satın alma fiyatı, ithalat vergileri ve diğer vergiler (işletme tarafından daha sonra vergi idaresinden iade alınabilecekler hariç) ile mamul, malzeme ve hizmetlerin edinimiyle doğrudan ilişkilendirilebilen taşıma, yükleme-boşaltma ve diğer maliyetleri içerir. Ticari iskontolar, indirimler ve diğer benzer kalemler satın alma maliyetleri belirlenirken indirim konusu yapılır (TMS 2, md. 11).

2.3. Stoklarda Vade Farkı

İşletmeler stoklarını, vadeli ödeme koşullarıyla da satın alabilirler. Stoklar vadeli alındığında eğer alış anlaşması peşin alış fiyatı ile ödenen fiyat arasında bir fark olan finansman unsuru içeriyorsa peşin alış fiyatı ile vadeli fiyat arasındaki fark finansman gideri olarak kabul edilir ve finansman sağlanan dönem boyunca faiz gideri olarak finansal tablolara yansıtılması gerekir (TMS 2, md. 18). Firmanın vadeli mal alımı dolayısıyla katlandığı malın maliyeti, peşin alması durumuna göre daha yüksek olduğundan ek bir maliyete katlanmakta olup, bu ek maliyetin gider hesaplarında kayıt edilmesi gerekmektedir.

Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerine göre hazırlanan finansal tabloların esas amacı, vergi matrahının doğru hesaplanmasıdır. Bu yüzden işletme ile ilgili tüm taraflara yeterli bilgi sunma işlevi göz ardı edilmiştir. Bu durum ise finansal nitelikli işlemlerin VUK hükümlerine göre muhasebeleştirilmesi ile Türkiye Muhasebe Standartlarına göre muhasebeleştirilmesi arasında bazı farklılıklara yol açmaktadır. Örneğin; kredili alımlarla ilgili olarak vade farkı nedeniyle doğan faiz tutarı, alış tutarından ayrıştırıl-malıdır. Fakat ülkemizdeki uygulamalarda, mal ve hizmet teslimlerinde düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde vade farkı ayrı olarak gösterilmemekte, malın maliyetine ilave edilmektedir. Bu nedenle de vade farkı çoğunlukla ihmal edilerek alışın maliyetine yansıtılmaktadır (Bayazıtlı, 2010: 31).

2.4. Stok Maliyetinin İzlenmesinde VUK ve TMS/TFRS Karşılaştırılması

Stok maliyetlerinin ilk muhasebeleştirilmesinde, maliyet hesaplamalarında vb. konularda VUK hü-kümleri ile TMS/TFRS’de yer alan düzenlemeler arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Söz konusu farklılıklar aşağıda özetlenmiştir.

Karşılaştırma Konusu – VUKTMS/TFRS

İlk muhasebeleştirme – Maliyet bedeli ile kayıt edilir.

Vade farkı ve kur farkı giderlerinin izlenmesi    Vade ve kur farkları Maliyet bedeli içerisinde izlenir. Vade ve kur farkları ayrıştırılarak dönem gideri olarak izlenir.

Özellikli varlık olarak sınıflandırılan stoklarda vade ve kur farkı giderlerinin izlenmesi vade ve kur farkı maliyet bedeli içerisinde izlenir. Vade ve kur farkı maliyet bedeli içerisinde izlenir.

Hizmet maliyetlerinin izlenmesi Hizmet maliyetleri dönem sonunda mali tablolara gider olarak yansıtılır. Verilen hizmetle ilgili hasılatın mali tablolara gelir olarak yansıtılamadığı durumlarda ilgili giderler stoklarda izlenmektedir.

Kullanılabilecek stok değerleme yöntemi Gerçek parti maliyeti yöntemi, ilk giren ilk çıkar yöntemi ile hareketli ve ağırlıklı ortalama yöntemleri kullanılabilir. Gerçek parti maliyeti yöntemi, ilk giren ilk çıkar yöntemi ile hareketli ve ağırlıklı ortalama yöntemleri kullanılabilir

Stok değeri ölçümü   Maliyet bedeli üzerinden ölçülür. Maliyet bedeli veya net gerçekleşebilir değerden düşük olanı ile ölçülür.

Değer düşüklüğünün tespit Değerleme günü satış bedelinin, maliyet bedelinin %10 veya daha fazla altında olması halinde değer düşüklüğü vardır. Net gerçekleşebilir değerin mali-yet bedelinin altında olması halinde değer düşüklüğü vardır.

Değer düşüklüğünün iptali Satış esnasında değer düşüklüğüne bağlı olarak ayrılan karşılığın tamamı iptal edilir. Stokun değerindeki artışa bağlı olarak iptal edilebilir. Ancak, yeniden değerlenen tutar, stok maliyetini aşamaz.

Kaynak: Öztürk, E., Stok Maliyetlerinin Ölçüm ve Muhasebeleştirme Esaslarının VUK, TMS/TFRS Ve YFRÇ Taslağı Açısından Karşılaştırılması, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017, ss.144-145

2.5. Stok Maliyetine İlişkin Muhasebe Uygulamaları

TMS 2 stoklar standardının 11 ve 18’inci madde hükmüne göre belirlenen ithal malının maliyeti aşağıda üç başlık halinde incelenecektir. Bunlar; farklı ödeme yöntemlerine göre malın maliyeti, ithalat için yapılan masraflara göre malın maliyeti ve gümrükte ödenen vergilere göre malın maliyetidir. İthal edilen malın maliyeti bu unsurların tamamını kapsamakla birlikte konunun daha iyi anlaşılabilmesi ve örneklendirilebilmesi için ayrı başlıklar halinde incelenip, her bir konuya ilişkin olayları içeren örneklere aşağıda yer verilecektir.

2.5.1. Farklı Ödeme Yöntemleri

Gümrük ve vergi mevzuatı ile TMS 2 stoklar standardının ithalat işlemlerine ilişkin hükümleri dikkate alınarak özellik arz eden vadeli ve akreditifli ödeme şekillerinin muhasebeleştirilmelerine yönelik örneklere aşağıda yer verilmiştir.

Örnek: A firması, bankadan akreditif açarak 45.000 USD karşılığında anlaştığı ithal edeceği buğdayın siparişini vermiştir. Akreditif masrafları için banka 120 TL hesaptan kesinti yapmıştır. Gönderici malı yüklemiş ve belgeleri kendi ülkesindeki muhabir bankaya teslim etmiş, akabinde A firması tarafından banka transferi yapılmıştır. (Transfer tarihinde 1 USD: 6 TL, ithalat beyannamesinin tescil tarihinde 1 USD: 6,10 TL, KDV % 1, gümrük vergisi göz ardı edilmiştir.)

——————————————- / —————————————-

159 Verilen Sipariş Avansları                120

159.10 Akreditif Giderleri                      120

102 Bankalar                                                   120

(Akreditif giderlerinin kaydı)

——————————————- / —————————————-

159 Verilen Sipariş Avansları                270.000

159.20.Mal bedeli                                         270.000

102 Bankalar                                                   270.000

(Mal bedeli transferi)

——————————————- / —————————————-

153 Ticari Mallar                                           274.620

191 İndirilecek KDV                                    2.746,2

159 Verilen Sipariş Avansları                270.120

159.20 Mal bedeli                                         270.000

159.10 Akreditif giderleri                       120

640 Esas Faaliyetlerle İlgili Kur

Farkı Kazançları                                             4.500

102 Bankalar                                                   2.746,2

(İthalat, kur artışı ve KDV ödeme kaydı)

——————————————– / —————————————–

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 30’uncu maddesine göre; “Eşyanın gümrük vergisine esas alınacak kıymetinin Türk Lirası olarak beyanı zorunludur. Fatura veya diğer belgelerde yazılı yabancı paralar, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yani beyanname tescil tarihinde yürürlükte olan T.C. Merkez Bankası döviz satış kurları üzerinden Türk Lirasına çevrilir.” hükmü uyarınca beyanname tescil tarihinde döviz kuru 6,10 TL olduğundan bu kur dikkate alınarak mal bedeli ve vergiler hesaplanmıştır.

Öte yandan, 238 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.” hükmü ve daha sonra incelenecek olan TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri Standardı uyarınca malın satın alınıp stoklara girdiği tarihe kadar oluşan kur farkı ile TMS 2 Stoklar standardı uyarınca ithalat sırasında oluşan banka masrafı malın maliyetine dahil edilmiştir.

Örnek: A firması gönderici firma ile ithal edilecek buğdayın 30 gün vadeli mal mukabili olarak ödenmesi için anlaşmıştır. Peşin fiyatı 45.000 USD olan mal bedelinin mal mukabili ödenmesi nedeniyle 1.000 USD fark ödenecektir. İthalat yapıldıktan sonra firma tarafından banka transferi yapılmış-tır. (İthalat beyannamesinin tescil tarihinde 1 USD: 6 TL, Transfer tarihinde 1 USD: 6,10 TL, KDV % 1, vergi bankadan ödenmiştir.)  

——————————————– / ——————————————

153 Ticari Mallar                                           270.000

153.10 Buğday                                                270.000

191 İndirilecek KDV                                    2.700

650 Ticari Borçlara İlişkin Vade Farkı Giderleri 

ve Esas Faaliyetlerle İlgili Kur Farkı Zararları   6.000

320 Satıcılar                                                     276.000

102 Bankalar                                                   2.700

(İthalatın ve vade farkının kaydı)

——————————————– / ——————————————

320 Satıcılar                                                     276.000

650 Ticari Borçlara İlişkin Vade Farkı Giderleri 

ve Esas Faaliyetlerle İlgili Kur Farkı Zararları    4.600

102 Bankalar                                                   280.600

(Ödemenin ve kur artışının kaydı)

——————————————– / ——————————————

2.5.2. İthalat İçin Yapılan Masraflar

Normal bir ithalat sürecinde navlun, sigorta, tahmil tahliye, ardiye, gümrük müşaviri komisyonu gibi masraflar yapılmaktadır. TMS 2 standardının 11’inci maddesine göre; stokların satın alma maliyetleri; satın alma fiyatı, ithalat vergileri ve diğer vergiler ile mamul, malzeme ve hizmetlerin edinimiyle doğrudan ilişkilendirilebilen taşıma, yükleme-boşaltma ve diğer maliyetleri içerdiğinden ithal eşyası için yapılan bu masrafları da malın maliyetine eklememiz gerekmektedir. 

Örnek: B firması yurt dışından 20 ton metal levhanın 40.000 USD bedelle ithali konusunda 01.01.2020 tarihinde anlaşmış ve mal bedelini transfer etmiştir. Anlaşma sağlanan mallar 01.02.2020 tarihinde Ambarlı Limanına gelmiştir. Söz konusu malların ithali için 5.000 TL navlun, 500 TL sigorta, 1.500 TL liman (ardiye, tahmil tahliye), 250 TL gümrük müşaviri komisyonu, 1.000 TL malların limandan fabrikaya taşınması için yurt içi nakliye gideri yapılmış ve giderler bankadan ödenmiştir. 02.02.2020 tarihinde mal stoklara alınmıştır (1 USD: 6 TL, KDV % 18).

———————————- 01.01.2020 —————————–

159 Verilen Sipariş Avansları                            240.000

159.10.01 Mal bedeli                                             240.000

102 Bankalar                                                               240.000

(Mal bedeli transferi)

———————————- 01.02.2020 —————————–

159 Verilen Sipariş Avansları                           8.250

159.10.02 Yurtdışı navlun                                  5.000

159.10.03 Yurtdışı sigorta                                  500

159.10.04 Liman masrafları                              1.500

159.10.05 Gümrük müşaviri faturası          250

159.10.06 Yurtiçi nakliye                                    1.000

191 İndirilecek KDV                                                 225

191.01 Yurtiçi nakliye KDV                               180

191.02 Gümrük müşavirliği KDV                    45

102 Bankalar                                                               8.475

(Masrafların kaydı)

———————————- 02.02.2020 ——————————

153 Ticari Mallar                                                       248.250

153.10 Metal Levha                                                248.250

191 İndirilecek KDV                                               44.460

(247.000×0,18=44.460)

159 Verilen Sip.                                                          248.250

102 Bankalar                                                               44.460

 (Malın stoklara alınması)

—————————————– / ———————————–

İthal edilecek eşyanın KDV matrahı; eşyanın gümrük kıymeti (mal bedeli+navlun+sigorta) ile 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 21/c maddesine göre beyanname tescil tarihine kadar yapılan diğer gider ve ödemelerden vergilendirilmeyenleri kapsadığından, limanda verilen hizmetler de aynı kanunun 17/ö maddesi uyarınca KDV den istisna olduğundan dolayı, limanda yapılan giderler KDV matrahına dahil edilmiştir. Yurt içi taşıma ve gümrük müşavirine yapılan ödemelerde katma değer vergisi hesaplandığından tekrar ithal eşyasının KDV matrahına dahil edilmemiştir.

2.5.3. İthalat Sırasında Ödenen Vergiler

27.08.2011 tarihli 28038 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği’nin 1 no’lu ekinde gümrük idarelerince tahsil edilen vergiler bulunmaktadır. Bunlar; gümrük vergisi, ilave gümrük vergisi, tek ve maktu vergi, dampinge karşı vergi, sübvansiyona karşı telafi edici vergi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, ek mali yükümlülük, toplu konut fonu, tütün fonu, ek fon, kaynak kullanımını destekleme fonu, çevre katkı payı, telafi edici vergi (ihracat), TRT bandrol ücretidir. TMS 2 Stoklar standardının 11’inci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesi hükmüne göre ithal edilen mal için ödenen KDV hariç diğer vergilerin malın maliyetine girmesi gerekmektedir.

Örnek: C firması Çin’den ithal edeceği oyuncaklar için gönderici firma ile CIF (navlun ve sigorta gönderici firma tarafından ödenecek) teslim şekline göre 20.000 USD karşılığında anlaşmış ve mal bedelini transfer etmiştir. İthal edilecek oyuncaklar 9503.00.21.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonunda beyan edilecek olup, bahse konu eşyalar için 500 TL gümrük vergisi, 1.000 TL ilave gümrük vergisi, 1.000 TL dampinge karşı vergi ve beyanname kağıt bedeli olarak 50 TL damga vergisi ödenmiştir. Vergiler banka aracılığıyla ödenip, mallar stoklara alınmıştır (Döviz kuru 1 USD: 6 TL, % 18 KDV).  

—————————————-/————————————

159 Verilen Sipariş Avansları                           120.000

159.10.01 Mal bedeli                                             120.000

102 Bankalar                                                               120.000

(Mal bedeli transferi)

—————————————-/————————————

159 Verilen Sipariş Avansları                           2.550

159.10.02. Gümrük Vergisi                                500

159.10.03. İlave Gümrük Vergisi                    1.000

159.10.04. Dampinge Karşı Vergi                   1.000

159.10.05. Damga Vergisi                                  50

102 Bankalar                                                                2.550

(Vergilerin ödenmesi)

—————————————-/————————————-

153 Ticari Mallar                                                       122.550

153.10 İthal edilen oyuncak                              122.550

191 İndirilecek KDV                                               22.059

(122.550 x 0,18 = 22.059)

159 Verilen Sip.                                                          122.550

102 Bankalar                                                               22.059

 (Malın stoklara alınması)

—————————————– / ———————————–

İthalatta KDV matrahı ödenen vergileri de kapsadığından, indirilecek KDV 122.550 x 0,18 = 22.059 TL olarak hesaplanmış ve TMS 2 Stoklar standardı uyarınca gümrükte ödenen vergiler malın maliye-tine ilave edilmiştir.

  1. TMS 20 Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açıklaması Standardı

Devlet teşvik ve yardımları, genel olarak bölgesel dengesizliklerin giderilmesi, geri kalmış yörelerin kalkındırılması, uluslararası rekabet gerçeği karşısında sanayinin rekabet gücünün korunması ve güçlendirilmesi, istihdamın arttırılması, halkın refah seviyesinin yükseltilmesi amacına hizmet etmekte, maliyeti düşürücü etkisi ile ülkemizde pek çok işletmeye fayda sağlamaktadır (Kavcar, 2011: 1)

3.1. Standardın Amacı ve Kapsamı 

Devlet yardımları, verilen yardımın niteliği ve tabi olduğu koşullara bağlı olarak birçok şekilde olabilir. Yardımın amacı, bir işletmeyi devlet yardımı sağlanmadan normal koşullar altında yapmayacağı birtakım işlere girebilmesini teşvik etmek olabilir (TMS 20, md. 4). Bir işletmenin devlet yardımı alması finansal tabloların hazırlanmasında iki nedenden ötürü önemli olabilir. İlk olarak, eğer bir kaynak transferi gerçekleştiyse, transferin muhasebeleştirilmesi için uygun bir yöntem bulunmalıdır. İkinci olarak, raporlama döneminde işletmenin söz konusu yardımlardan ne kadar fayda sağladığının belirtilmesi beklenir. Bu durum, işletmenin finansal tablolarının önceki dönemlerle ve diğer işletmelerle karşılaştırılmasını kolaylaştırır (TMS 20, md. 5).

Devlet teşviklerinin muhasebeleştirilmesi ve devlet yardımlarının açıklanması standardı uygulanırken aşağıda belirtilen konular standardın kapsamı dışındadır (TMS 20, md. 2).

(a) Fiyat değişiminin etkilerini yansıtan finansal tablolarda devlet teşviklerinin muhasebeleştirilmesin-de veya benzer nitelikteki ek bilgilerde ortaya çıkan özel sorunlar;

(b) İşletmelere vergilendirilebilir kâr ya da vergi zararının hesaplanmasında yararlanmak üzere sağla-nan faydalar veya vergi yükümlülüğüne bağlı olarak belirlenen ya da vergi yükümlülüğü ile sınırlı olarak sağlanan devlet yardımları (Sözü edilen yardımlara örnek olarak; gelir/kurumlar vergisi istisna-ları, yatırımı teşvik amaçlı vergi indirimleri, hızlandırılmış amortisman uygulaması ve indirilmiş vergi oranları gösterilebilir);

(c) Devlet’in bir işletmeye iştirak etmesi;

(d) TMS 41 Tarımsal Faaliyetler kapsamındaki devlet teşvikleri.

3.2. Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesinde Kullanılan Yöntemler

Devlet teşviklerinin muhasebeleştirilmesine ilişkin iki genel yaklaşım bulunmaktadır. Teşvikin kâr ya da zarar dışında muhasebeleştirildiği, yani edinilen teşvikin bilançoda izlendiği sermaye yaklaşımı ve teşvikin bir veya daha fazla dönemde kâr ya da zararda muhasebeleştirildiği, yani edinilen teşvikin gelir tablosunda izlendiği gelir yaklaşımıdır (Kara ve Öztopçu, 2015: 10).

Sermaye yaklaşımının dayandığı gerekçeler şunlardır:

(a) Bir finansman aracı olan devlet teşvikleri, finanse ettikleri harcama kalemini netleştirmek amacıyla kâr veya zararda muhasebeleştirilmek yerine, finansal durum tablosu (bilanço) ile ilişkilendirilmelidir. Geri ödeme beklenmediğinden, bu tür teşvikler kâr ya da zarar dışında muhasebeleştirilmelidir ve

(b) Kazanılmış bir gelir olmamaları, aksine herhangi bir maliyeti olmaksızın devlet tarafından sağlanan bir teşviki temsil etmeleri nedeniyle, devlet teşviklerine kar veya zararda yer verilmemelidir (TMS 20, md. 14).

Gelir yaklaşımının dayandığı gerekçeler ise şunlardır:

(a) Devlet teşvikleri, hissedarlar dışındaki bir kaynaktan elde edilmiş olmaları nedeniyle, doğrudan öz kaynak olarak kaydedilmemeli, fakat uygun dönemlerde kâr ya da zarar olarak muhasebeleştirilmelidir;

(b) Devlet teşvikleri nadiren karşılıksızdır. İşletmeler koşullara uymakla ve önceden konan yükümlü-lüklerini yerine getirmekle teşvikleri kazanır. Bu nedenle bu teşvikler sözü edilen teşviklerle karşılanması amaçlanan maliyetlerin gider olarak muhasebeleştirildiği dönemler boyunca kâr ya da zararda muhasebeleştirilmelidir ve

(c) Gelir vergisi ve diğer vergilerin bir tür harcama olması göz önüne alındığında, mali politikaların bir uzantısı olan devlet teşvikleri de kâr veya zarar ile ilişkilendirilmelidir (TMS 20, md. 15).

Devlet teşvikleri tanımı dışında kalan devlet yardımları, kendilerine bir değer atfedilemeyen ve devletle yapılıp işletmenin olağan ticari faaliyetlerinden ayırt edilemeyen tipteki devlet yardımlarını kapsar (TMS 20, md. 34). Doğrudan bir kaynak aktarımından bahsedilmediği için devlet yardımları muhasebeleştirmeye konu olmaz. Bununla birlikte yardımlardan önemli boyutta fayda sağlanması halinde, finansal tabloların yanıltıcı olmaması adına devlet yardımlarının türü, kapsamı ve süresi açıklanır (Ör-ten vd., 2014: 316).

Diğer taraftan, teşviklerin muhasebeleştirilmesinde Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri (MSUGT) ile TMS 20 arasında farklılıklar bulunmaktadır. MSUGT, devlet teşviklerinin 602 Diğer Gelirler hesabında izlenmesini önermekte iken, TMS 20 gelir yaklaşımına göre 644 Esas Faaliyetler-den Diğer Çeşitli Gelir ve Kazançlar hesabında, sermaye yaklaşımına göre ise 546 Yedeklerde İzlenen Devlet Teşvik Gelirleri hesabında izlenmesi önerilmektedir.

3.3. İthalatta Yararlanılan Teşvikler ve Muhasebe Uygulamaları

Dış ticarette yararlanılan teşviklere baktığımızda genel olarak; KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, ihracatta KDV iadesi, ihracat kredileri (Eximbank), istihdam desteği, ar-ge yardımı ve benzeri olarak sıralayabiliriz. Çalışmamızda ithalat işlemlerinin muhasebeleştirilmesi üzerinde durulduğundan, bahse konu teşviklerden bu kapsamda inceleyeceklerimiz KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetidir. İthalat yapan firmalar bu teşviklerden dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan ithalatlarda ve yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan makine ve teçhizat ithalatlarında faydalanmaktadır. 

3.3.1. Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında Yapılan İthalat

2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın 4. maddesine göre; yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan ithalatlarda gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnası desteği bulunmaktadır.

Yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım malı ithalinde gümrük idareleri tarafından tarh ve tahakkuk ettirilen ve teminat karşılığı ertelenen KDV tutarı 192 Diğer KDV (teşvikli yatırım ertelenen KDV) hesabına borç; 392 Diğer KDV (teşvikli yatırım ertelenen KDV) hesabına alacak kaydedilir. Erteleme kaydı yapıldıktan sonra işletmenin vergi dairesine ödediği KDV’nin ertelenen KDV tutarına ulaşması beklenir. Vergi dairesinden ödenen KDV’nin tutarını gösteren belge alınır. Bu belge gümrük idaresine verilerek KDV’nin terkini sağlanır. Teminat mektupları nazım hesaplarda izleniyorsa, ilgili nazım he-saplar da kapatılır (Keskin, 2007: 90).

Örnek: ABC A.Ş. yeni kuracağı dokuma fabrikası için yatırım teşvik belgesi kapsamında Almanya’dan makine almaya karar vermiştir. İthal edilecek makinenin CIF bedeli 100.000 USD olup, bankadan transfer edilmiştir. Makinenin beyan edileceği tarifede CIF bedel üzerinden % 10 gümrük ver-isi bulunmaktadır. Makine Almanya’dan Halkalı Gümrük Müdürlüğüne getirilmiş ve 1.000 TL bankadan ardiye gideri ödenmiştir. (Döviz kuru 1 USD: 6 TL, % 18 KDV).  

————————————————–/———————————————-

259 Yapılmakta Olan MDV Yatırımları ve Verilen Avanslar                   600.000

259.10.01 Makine bedeli                                                                                               600.000

102 Bankalar                                                                                                                          600.000

(Makine bedeli transferi)

————————————————–/———————————————-

259 Yapılmakta Olan MDV Yatırımları ve Verilen Avanslar                   1.000

259.10.02 Ardiye Gideri                                                                                                 1.000

 102 Bankalar                                                                                                                         1.000

(İthalat masrafları)

————————————————–/———————————————-

253 Tesis, Makine ve Cihazlar                                                                                    601.000

259 Yapılmakta Olan MDV Yatırım. 

ve Verilen Avanslar                                                                                                            601.000

(İthalatın yapılması, mal bedeli ve masrafların yansıtılması)

————————————————/———————————————

364 Ödenecek Diğer Vergiler                                                                                     60.000

644 Esas Faaliyetlerden Diğer

Çeşitli Gelir ve Kazançlar                                                                                               60.000                                           

644.10 Gümrük Vergisi Teşvik Gelirleri

(Ödenmeyen GV nin kaydı 600.000×0.10)

————————————————-/——————————————–

364 Ödenecek Diğer Vergiler                                                                                     60.000

546 Yedeklerde İzlenen 

Devlet Teşvik Gelirleri                                                                                                     60.000                                

(Ödenmeyen GV nin kaydı 600.000×0.10)

—————————————-/————————————

192 Diğer KDV                                                                                                                      118.980

392 Diğer KDV                                                                                                                      118.980

(ithalattaki KDV’nin teminata bağlanması)

[(600.000 mal bedeli+1.000 masraflar+60.000 gv)x0.18)]

—————————————-/————————————

900 Nazım Hesaplar                                                                                                          118.980

900.01 Teminat Mektubundan Borçlular                                                            118.980

902 Nazım Hesaplar                                                                                                          118.980

902.01 Teminat Mekt. Alacaklılar                                                                            118.980

(Teminat mektubu verilmesi)

—————————————-/————————————

392 Diğer KDV                                                                                                                      118.980

192 Diğer KDV                                                                                                                      118.980

(KDV’nin terkini)

—————————————-/————————————

902 Nazım Hesaplar                                                                                                          118.980

902.01 Teminat Mektubu Alacaklılar                                                                    118.980

900 Nazım Hesaplar                                                                                                          118.980

900.01 Teminat Mektup Borçlular                                                                          118.980

(Teminat mektubunun geri alınması)

—————————————-/————————————

Yukarıda yer alan örnekten görüleceği üzere, TMS 2 Stoklar standardı uyarınca ithal eşyasına ilişkin yapılan yükleme, boşaltma ve depolama giderleri malın maliyetine eklenmiştir. Öte yandan KDV hariç gümrükte ödenen vergilerde aynı standart uyarınca malın maliyetine dahil ediliyordu, ancak örneğimizde makine ithalatı yatırım teşvik belgesi kapsamında yapıldığından gümrük vergisinden muaf olarak ithal edilecek ve bundan dolayı gümrük vergisi ödenmeyecektir. Bu nedenle TMS 20 standardı uyarında ödenmesi gereken gümrük vergisi hem gelir hem de sermaye yaklaşımına göre yukarıda muhasebeleştirilmiştir. KDV zaten malın maliyetine dahil edilmediğinden ithalat aşamasında teminata bağlanıp, akabinde vergi dairesince terkin işlemi yapılarak teminat çözülmekte ve yine herhangi bir KDV ödemesi yapılmamaktadır.

3.3.2. Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında Yapılan İthalat

4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 108. maddesine göre dahilde işleme rejimi; serbest dolaşımda olma-yan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesi’nden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın geçici olarak ithal edilmesidir. 

Bu rejim kapsamında eşya geçici olarak ithal edilmekte, geçici ithal edilen eşya serbest dolaşımda bulunmamakta ve işleme faaliyetine tabi tutulmaktadır. İşlenmek üzere geçici olarak ithal edilen eşyanın vergileri teminata alınıp, işlem görmüş ürünler ihraç edildiğinde teminat çözülmektedir. Dâhilde işleme izin belgesi dışında yapılan ithalatlarda maliyete yüklenilen gümrük vergisi, dâhilde işleme izin belgesi ile temin edilen bir malzemeye bağlı olduğu durumda, maliyete eklenmeyip, devlete ödenmeyecek, TMS 20’ye göre gelir yaklaşımı veya sermaye yaklaşımı kapsamında aşağıdaki şekilde muhasebeleşecektir.

Örnek: ABC A.Ş. kumaş üreten bir firma olup, dahilde işleme izin belgesi sahibidir. Belge kapsa-mında firma pamuk ithal edip, işleme faaliyeti sonunda kumaş ihraç etmektedir. Bu kapsamda firma Özbekistan’da yerleşik firma ile CIF bedeli 30.000 USD tutarında pamuk ithalatı konusunda anlaşmış, mal bedeli transfer edilmiştir. Pamuk ithalatında gümrük vergisi % 10, KDV % 8 ve transfer tarihinde 1 USD: 6,50 TL’dir.

——————————————-/—————————————–

159 Verilen Sipariş Avansları                                                               195.000

159.10.01- 2020/D1-123 nolu DİİB                                                195.000

102 Bankalar                                                                                                  195.000

(Pamuk bedelinin transferi)

——————————————-/—————————————–

150 İlk Madde ve Malzeme                                                                    195.000

159 Verilen Sipariş Avansları                                                               195.000

(İthalatın yapılması)

——————————————–/—————————————–

364 Ödenecek Diğer Vergiler                                                              19.500

644 Esas Faaliyetlerden Diğer 

Çeşitli Gelir ve Kazançlar                                                                        19.500

644.10 Gümrük Vergisi Teşvik Gelirleri

(Ödenmeyen GV nin kaydı 195.000×0.10)

——————————————-/—————————————–

364 Ödenecek Diğer Vergiler                                                              19.500

546 Yedeklerde İzlenen 

Devlet Teşvik Gelirleri                                                                              19.500

(Ödenmeyen GV nin kaydı 195.000×0.10)

——————————————-/—————————————–

192 Diğer KDV                                                                                              17.160

392 Diğer KDV                                                                                              17.160

(KDV’nin teminata bağlanması) [(195.000 mal bedeli+19.500 gümrük vergisi)x0,08)]

——————————————-/—————————————–

900 Nazım Hesaplar                       17.160

900.01 Teminat Mektubundan Borçlular                                    17.160

                                               902 Nazım Hesaplar                                   17.160

                                               902.01 Teminat Mekt. Alacaklılar      17.160

(Teminat mektubu verilmesi)

——————————————-/—————————————–

392 Diğer KDV                                                                                              17.160

                                               192 Diğer KDV                                                17.160

(KDV’nin terkini)

——————————————-/—————————————–

902 Nazım Hesaplar                                                                                   17.160

902.01 Teminat Mekt. Alacaklılar                                                    17.160

                                               900 Nazım Hesaplar                                   17.160

                                               900.01 Teminat Mektup Borçlular   17.160

 (Teminat mektubunun geri alınması)

——————————————-/—————————————–

İthalatta ödenmeyen gümrük vergisi gelir ve sermaye yaklaşıma göre kayıt altına alınmış, yine KDV tutarı da dahilde işleme izin belgesi dolayısıyla ödenmediğinden dolayı 191 İndirilecek KDV yerine 192 Diğer KDV ve 392 Diğer KDV kanalıyla tecil ve terkin edilmiştir.

  1. TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri Standardı

Günümüzde Uluslararası ticaretteki artış beraberinde bir taraftan çok uluslu şirketlerin kurulmasına neden olurken diğer yandan ulusal şirketlerin yurt dışında ana ortaklık ya da bağlı ortaklık kurmalarına neden olmuştur. Bu durum doğal olarak muhasebe sistemlerini de etkilemiştir. Özellikle muhasebe kayıtlarının geçerli para biriminden tutulması ve raporlanması, farklı para birimleri ile ticaret yapan ya da yurt dışı şubeleri veya ortaklıkları olan firmaların elde ettikleri döviz hasılatlarının da ulusal para birimine çevrilmesini zorunlu hale gelmiştir. Tüm bu işlemlerin yapılabilmesi için geliştirilen Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına (UFRS) uyumlu çıkarılan Türk Muhasebe Standartları, bu konuyu TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri standardında düzenlemiştir (Bozkurt, 2016: 466).

4.1. Standardın Amacı ve Kapsamı

Bir işletme; yabancı para birimlerinde işlemler yapmak ya da yurtdışında işletmeye sahip olmak sure-tiyle yabancı faaliyetlerde bulunabilir. Ayrıca, bir işletme finansal tablolarını bir yabancı para biriminde sunabilir. Bu standardın amacı, yabancı para işlemlerinin ve yurtdışındaki işletmelerin finansal tablola-ra nasıl dahil edileceğini ve finansal tablolarda kullanılan para birimine nasıl çevrileceğini düzenlemek-tir. Hangi döviz kuru/kurlarının kullanılacağı ve döviz kurlarındaki değişimin finansal tablolar üzerin-deki etkilerinin nasıl raporlanacağı bu standardın temel konularıdır (TMS 21, md. 1-2).

Bu Standart aşağıdaki durumlarda uygulanır (TMS 21, md. 3):

(a) TFRS 9 Finansal Araçların kapsamına giren türev işlemler ve bakiyeler hariç olmak üzere, yabancı para işlemlerinin ve bakiyelerin muhasebeleştirilmesinde,        

(b) İşletmenin finansal tablolarına konsolidasyon ya da öz kaynak yöntemi uygulanarak dâhil edilen yurtdışındaki işletmelerin faaliyet sonuçlarının ve finansal durumunun raporlama para birimine çevrilmesinde ve

(c) İşletmenin faaliyet sonuçlarının ve finansal durumunun finansal tablolarda kullanılan para birimine çevrilmesinde.

Temelde yabancı paralı işlemlerden olan üç tür işlem bu standardın dışındadır. Bunlardan ilk olarak, TMS 39 birçok yabancı para türev araçlarına uygulandığından, bu türev araçlar bu standart kapsamı dışındadır. İkinci olarak, bu standart, yurtdışındaki işletmedeki net yatırım da dâhil olmak üzere, ya-bancı para kalemleri için yapılan finansal riskten korunma muhasebesinde uygulanmaz. Finansal risk-ten korunma muhasebesinde TMS 39 hükümleri uygulanır. Son olarak, bu standart yabancı para işlemlerinden kaynaklanan nakit akışlarının Nakit Akış Tablosundaki sunumunda ya da yurtdışındaki işletmenin nakit akışlarının çevriminde uygulanmaz (Bozkurt, 2016: 468).

Yabancı paraya dayalı bir işlem aşağıdaki işlemlerden oluşur:

(a) İşletmenin, fiyatları yabancı bir para biriminde belirlenen mal ve hizmetleri alıp satması;

(b) İşletmenin, borç ya da alacak tutarları yabancı bir para biriminde belirlenen kredi alması ya da borç vermesi veya

(c) İşletmenin, yabancı bir para birimi cinsinden varlık iktisap etmesi ya da elden çıkarması ile bu tür yükümlülüklerin doğması veya ifa edilmesi. 

4.2. İlk Muhasebeleştirme ve Bilanço İşlemleri

Bir yabancı para işlemi ilk muhasebeleştirme sırasında; yabancı para birimindeki tutara, geçerli para birimi ile işlem tarihindeki yabancı para birimi arasındaki geçerli kur uygulanarak, geçerli para biriminden kaydedilir. İşlem tarihi, işlemin Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na göre ilk defa kaydedilmesi gerektiği tarihtir. Uygulama kolaylığı nedeniyle, işlem tarihindeki gerçek kura yaklaşan bir kurun, örneğin, haftanın ya da ayın ortalama kurunun, o dönem içinde her bir yabancı para biriminde gerçekleşen işlemlerin tümü için kullanılması mümkündür. Bununla birlikte, döviz kurunun önemli ölçüde dalgalanması durumunda dönem için ortalama kur kullanılmaz (TMS 21, md. 21, 22).

Yabancı paralı işlem yapan işletmeler TMS 21 kur değişiminin etkileri standardına göre her bilanço tarihinde aşağıdaki çevrim işlemlerini gerçekleştirir (TMS 21, md. 23):

(a) Yabancı para parasal kalemler kapanış kurundan çevrilir;

(b) Tarihi maliyet cinsinden ölçülen yabancı para birimindeki parasal olmayan kalemler işlem tarihin-deki döviz kuru kullanılarak çevrilir ve

(c) Gerçeğe uygun değerden ölçülen yabancı para birimindeki parasal olmayan kalemler gerçeğe uy-gun değerin ölçüldüğü tarihteki döviz kurları kullanılarak çevrilir.

4.3. Kur Farklarının Muhasebeleştirilmesi          

Uluslararası ticaretteki gelişmelere paralel olarak işletmeler, yabancı ülkelerdeki işletmelerle dövize dayalı ticari ilişkilerde bulunmaktadır. Döviz kurlarının sürekli değişmesi, finansal tabloların aynı para birimi cinsinden ifade edilmesi gereği ve ticari ilişkiler sonucunda ortaya çıkan kur farklarının nasıl muhasebeleştirileceği konuları önemli sorunlar doğurmaktadır. Bu sorunları önlemek için uluslararası ve ulusal boyutlarda çeşitli muhasebe düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır (Bekçioğlu ve Köroğlu, 2008: 35). TMS 21 standardı bu kur farklarının nasıl muhasebeleştirileceğinde bizlere yol gösterici olmaktadır.

Türkiye Muhasebe Standartları açısından İşletmelerin yapmış oldukları yabancı paralı işlemler sonu-cunda ortaya çıkan kur farkları parasal kalem olması ve parasal kalem olmamasına göre farklılık arz etmektedir. Bu bağlamda, parasal kalemlerin ödenmesinden ya da dönem içinde veya önceki finansal tablolarda ilk muhasebeleştirme sırasında çevrildiklerinden farklı kurlardan çevrilmelerinden kaynaklanan kur farkları, oluştukları dönemde kâr veya zararda muhasebeleştirilirken, parasal olmayan bir kalemden kaynaklanan kazanç ya da zarar diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilirse, bu kazanç ya da zararın kurdan kaynaklanan kısmı da diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilir. Buna karşın, parasal olmayan bir kalemden kaynaklanan kazanç ya da zarar, kâr ya da zararda muhasebeleştirilirse, bu kazanç ya da zararın kurdan kaynaklanan kısmı da kâr ya da zararda muhasebeleştirilir (TMS 21, md. 28, 30). 

4.4. Kur Farklarının Muhasebeleştirilmesinde VUK ve TMS/TFRS Karşılaştırılması

Kur farklarının muhasebeleştirilmesinde, VUK hükümleri ile TMS 21’de yer alan düzenlemeler ara-sında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Söz konusu farklılıklar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir

Karşılaştırma Konusu         TMS 21      VUK

İlk ölçüm   İşlem tarihindeki spot kur TMS ile uyumludur.

Yabancı Para Cinsinden parasal Kalemlerin Çevrimi – Dönem sonundaki spot kur üzerinden   Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kur üzerinden

Yabancı Para Cinsinden Parasal Olmayan Kalemlerin Çevrimi – Maliyet bedeli ile ölçülüyorsa işlem tarihindeki kur üzerinden, gerçeğe uygun değeri ile ölçülüyorsa gerçeğe uygun değerinin  belirlendiği tarihteki spot kur üzerinden çevrilir Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kur üzerinden

Son Ölçüm – İşlem tarihindeki kur üzerinden – Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kur üzerinden

Finansal Tabloların Çevrimi Varlık ve yükümlülükler raporlama tarihindeki spot kur üzerinden, gelir gider ve öz kaynak kalemleri işlem tarihindeki döviz kuru üzerinden çevrilir. Herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Kaynak: Karacan ve ark, TMS–BOBİ FRS–VUK Kapsamında Kur Farklarının Değerlendirilmesinin Karşılaştırılması, Uluslararası Turizm, İşletme, Ekonomi Dergisi, 2018, ss. 9

Görüldüğü üzere, dövize dayalı işlemlerde oluşan kur farklarında muhasebe uygulamaları ile TMS 21 standardı arasında kur farklarının maliyete dahil edileceği ya da giderleştireleceği hususunda farklılıklar bulunmaktadır. Ülkemiz vergi uygulamalarındaki yaklaşıma göre ihtiyari bırakılan taraflar, TMS 21 standardına göre daha somut belirlemelerle ifade edilmiştir. Standardın bu yaklaşımı daha güvenilir ve yeknesak mali raporlamalar yapılmasını mümkün kılmaktadır. Ancak kur farklarının muhasebeleştirilmesine ilişkin standardın, yabancı paraya dayalı işlemlerin muhasebeleştirilmesi ve raporlanması açısından tek başına yeterli olmadığı, diğer standartlarla birlikte uygulama alanı bulması gerektiği bir gerçektir (Ceran ve Ortakarpuz, 2013: 79).

4.5. Kur Değişimine İlişkin Muhasebe Uygulamaları

Örnek: ABC A.Ş. 01.12.2019 tarihinde 10.000 USD tutarında bir malı mal mukabili (vadeli) olarak Bucarest Trade S.A. firmasından ithal etmiş ve işlemin gerçekleştiği tarihteki döviz kuru 1 USD: 5,50 TL olup, bu tutar üzerinden firma hesabına alacak kaydı yapılmıştır. Dönem sonunda değerleme kuru 1 USD: 6,00 TL’dir. Mal mukabili olarak satın alınan mala ilişkin dönem sonu işlemlerini yapalım.

Dönem sonu işlemleri için yapılması gereken ilk işlem, kur farkının bulunmasıdır.    

Borcun Bilanço Günündeki Tutarı: 10.000 USD x 6,00 TL = 60.000 TL

Borcun Kayıtlı Değeri: 10.000 x 5,5 TL = 55.000 TL

Kur Farkı: 5.000 TL

İthalatın yapıldığı tarihte geçerli olan döviz kuruna göre firmanın borcu 55.000 TL iken, dönem so-nunda döviz kurunda meydana gelen artış ile borç 60.000 TL’ye yükselmiş ve 5.000 TL firma aleyhi-ne kur farkı oluşmuştur. Ortaya çıkan kur zararını “650 Ticari Borçlara İlişkin Vade Farkı Giderleri ve Esas Faaliyetlerle İlgili Kur Farkı Zararları” hesabına borç kaydetmemiz gerekmektedir.

—————————————————-/—————————————————

650 Ticari Borçlara İlişkin Vade Farkı Giderleri ve 

 Esas Faaliyetlerle İlgili Kur Farkı Zararları                                 5.000

                                                                                   320Satıcılar                   5.000

                                                                                   320.10.01 Bucarest Trade S.A.    5.000

(Kur farkının hesaplanması)

—————————————————-/—————————————————

Örnek: ABC A.Ş. gömlek üreten bir firma olup, yurt dışında yerleşik Basel GmBH firmasından 30.000 USD karşılığında pamuk ithalatı gerçekleştirmek için gönderici firma ile 60 gün vadeli olarak 01.12.2019 tarihinde anlaşmıştır. Bu tarihteki kur 1 USD: 5,50 TL’dir. Bahse konu pamuk 10.12.2019 tarihinde İzmir Limanına gelmiş ve ithalat işlemleri tamamlanmıştır. 30.01.2020 tarihinde ithalat bedelinin ödenmesi için bankaya talimat verilmiş ve ödeme 1 USD: 6,00 TL’den gerçekleştirilmiştir. 31.12.2020 tarihinde 1 USD: 5,40 TL’dir. (örneğimizde kur farkı üzerinde durulduğundan masraf ve vergiler göz ardı edilmiş, vade farkı olmadığı varsayılmıştır).

 ———————————– 01/12/2019 ———————————

159 Verilen Sipariş Avansları                                                               165.000

159.10.01- Pamuk İthalatı                                                                      165.000

(5,50TLx30.000 USD: 165.000 TL)

                                               320 Satıcılar                                                     165.000

                                               320.20.01- Basel GmBH                          165.000

(Pamuk İthalatı)

———————————– 10/12/2019 ———————————-

150 İlk Madde ve Malzeme                                                                   165.000

150.10.01- Pamuk                                                                                      165.000

                                               159 Verilen Sipariş Avansları                165.000

                                               159.10.01- Pamuk İthalatı                       165.000

(İthalatın yapılması)

———————————– 31/12/2019 ———————————-

320 Satıcılar                                                                                                     3.000

320.20.01- Basel GmBH                                                                         3.000

                                               640 Esas Faaliyetlerle İlgili 

                                                      Kur Farkı Kazançları                            3.000

(Dönem sonu borcun yeniden değerlemesi)

———————————– 30/01/2020 ———————————-

650 Ticari Borçlara İlişkin Vade Farkı Giderleri ve 

       Esas Faaliyetlerle İlgili Kur Farkı Zararları                           18.000

                                                           320 Satıcılar                                         18.000

                                                           320.20.01- Basel GmBH               18.000

(Ödemeden önce borcun yeniden değerlemesi)

———————————— 30/01/2020 ———————————-

320 Satıcılar                                                                                                     180.000

320.20.01- Basel GmBH                                                                         180.000   

                                                           102 Bankalar                                       180.000

(Pamuk ithalat bedelinin ödenmesi)

—————————————— / —————————————–

  1. TMS 23 Borçlanma Maliyetleri Standardı

Hızla küreselleşen dünyamızda, işletmeler sadece ulusal düzlemde değil, uluslararası arenada da artan, sert bir rekabet ortamı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum işletmeler için kaçınılmaz olarak; maki-ne, tesis ve teçhizat şeklinde yeni yatırımların yapılmasını gerektirmekte; bu yatırımlar ise ya öz kaynaklar kullanılarak ya da yabancı finansman kaynaklarına başvurmak suretiyle finanse edilmektedir. Son yıllarda gözlemlenen olgu, dış kaynak kullanımına başvuran şirketlerin sayısının arttığı yönündedir. Bu olgunun arkasında ise yabancı kaynak kullanımının sağlamış olduğu bazı vergi avantajları ile finansal kaldıraç etkisinin olumlu yansımaları yatmaktadır. Şüphesiz bu gelişmeler muhasebe alanında yabancı kaynak kullanımına dayalı borçlanma maliyetlerinin doğru ve sağlıklı bir şekilde muhasebeleştirilmesinin önemini artırmaktadır (Aslanertik ve Yapan, 2011: 1). TMS 23 standardı yabancı kaynak kullanımının nasıl muhasebeleştirileceğinde bizlere rehberlik yapmaktadır.

TMS 23’e göre; bir işletme tarafından yapılan borçlanmalarla ilgili olarak katlanılan faiz ve diğer gi-derler borçlanma maliyeti olarak tanımlanmaktadır.

5.1. Standardın Amacı ve Kapsamı 

Bir özellikli varlığın elde edilmesi, inşası veya üretimi ile doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetleri bu varlığın maliyetinin bir parçasını oluşturur. Diğer borçlanma maliyetleri gider olarak muhasebeleştirilir (TMS 23, md. 1).

Borçlanma maliyetleri arasında aşağıdakiler sayılabilir:

(a) TFRS 9’da tanımlanan etkin faiz yöntemi kullanılarak hesaplanan faiz gideri,

(b) TFRS 16 Kiralamalar uyarınca finansal tablolara alınan kira yükümlülüklerine ilişkin faiz ve

(c) Yabancı para ile borçlanmalarda, faiz maliyetleri ile ilgili düzeltme olarak dikkate alındıkları ölçüde olmak üzere, kur farkları.

Borç olarak sınıflandırılmayan, imtiyazlı hisseler dahil, öz kaynakların gerçekleşen veya tahmini mali-yetleri ile ilgili konular bu Standardın kapsamında değildir.

Çok miktarda ve tekrarlanarak imal edilen veya üretilen stoklar ile gerçeğe uygun değeri üzerinden ölçülen bir özellikli varlığın (örneğin TMS 41 Tarımsal Faaliyetler kapsamındaki bir canlı varlık) elde edilmesi, inşası veya üretimi ile doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetleri ile ilgili olarak bu standardın uygulanması gerekli değildir.

5.2. Borçlanma Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi

İşletmelerce bir özellikli varlığın elde edilmesi, inşası veya üretimi ile doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetleri ilgili varlığın maliyetine dahil edilir. Bu tür borçlanma maliyetleri, güvenilir bir biçimde ölçülebilmeleri ve işletmeye gelecekte ekonomik fayda sağlamalarının muhtemel olması du-rumunda, özellikli varlığın maliyetinin bir parçası olarak aktifleştirilir. Diğer borçlanma maliyetleri oluştukları dönemde gider olarak muhasebeleştirilirler (TMS 23, md. 8, 9).

TMS 23 standardı kapsamında, bir dış ticaret işlemine konu olan varlık özellikli varlık ise, elde edil-mesi sırasında katlanılan borçlanma maliyeti varlığın maliyetine dâhil edilebilir. Standartta özellikli varlıklara ilişkin örnek olarak; stoklar, imalat tesisleri, enerji üretim tesisleri, maddi olmayan duran varlıklar ve yatırım amaçlı gayrimenkuller verilmiştir.

Bu çerçevede stokların, 

–           Aktife alındığı tarihten önceki dönemlere ilişkin borçlanma maliyetleri aktifleştirilmekte,

–           Aktife alındığı tarihten sonraki döneme ilişkin borçlanma maliyetleri dönem gideri olarak muhasebeleştirilmektedir.

5.3. Borçlanma Maliyetinin Muhasebeleştirilmesinde VUK ve TMS/TFRS Karşılaştırılması

Borçlanma maliyetlerinin muhasebeleştirilmesi konusunda VUK hükümleri ile TMS/TFRS düzenle-meleri arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu tebliğleri hükümlerinde “özellikli varlık” kavramı yer almaz iken; TMS 23 kapsamında özel varlık kavramı yer almaktadır. Ayrıca 23 numaralı Borçlanma Maliyetleri Standardında özel varlık kavramı ile ilgili bir tanım da yer almaktadır. Vergi Usul Kanunu tebliğleri hükümlerinde borçlanma maliyetleri, maddi duran varlıklar ve stoklar olmak üzere iki açıdan değerlendirilmekte iken; TMS 23’te stoklar, imalat tesisleri, enerji üretim tesisleri, maddi olmayan duran varlıklar, yatırım amaçlı gayrimenkuller, taşıyıcı bitkiler olmak üzere altı açıdan değerlendirilmektedir. Maddi duran varlıklar ve stoklar açısından MSUGT ile TMS/TFRS karşılaştırıldığında; iki düzenlemede de maddi duran varlıklara ve stoklara ilişkin yatırımlarda ortaya çıkan borçlanma maliyetlerinin yatırım süresince mutlaka aktifleştirilmesi gerekmektedir. Ancak MSUGT uyarınca, yatırım tamamlandıktan sonra ortaya çıkan borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesi ya da doğrudan ortaya çıktıkları dönemde gider yazılması hususunda işletmelere serbestlik tanınırken; TMS/TFRS kapsamında dönem gideri yazılması zorunlu kılınmıştır (Elagöz ve Özcan, 2020: 86).

5.4. Borçlanma Maliyetine İlişkin Muhasebe Uygulamaları

Örnek: ABC A.Ş. firması ithal edeceği malın finansmanını Halk Bankasından alınacak banka kredisi ile sağlayacaktır. Bu kapsamda 20.000 TL faiz giderine katlanılacaktır.

Borçlanma maliyetlerinin stokların aktife alındığı tarihe kadar hesaplandığı varsayıldığında;

—————————————-/————————————

780 Finansman Giderleri                                                            20.000

                                               300 Banka Kredileri                        20.000

                                               300.10.01 Halk Bankası                20.000

(Faiz giderinin kaydı)

—————————————-/————————————

153 Ticari Mallar                                                                              20.000

                                                781 Finansman Giderleri             20.000

                                                      Yansıtma Hesabı

 (Faiz giderinin stok maliyetine yansıtılması)

—————————————-/————————————

Borçlanma maliyetlerinin stokların aktife alındıktan sonra hesaplandığı varsayıldığında;

—————————————-/————————————

780 Finansman Giderleri                                                            20.000

                                               300 Banka Kredileri                        20.000

                                               300.10.01 Halk Bankası                20.000

(Faiz giderinin kaydı)

—————————————-/————————————

Şeklinde muhasebe kayıtları yapılır. Borçlanma maliyeti stokların aktife alındığı tarihe kadar hesaplandığında malın maliyetine dahil edilirken, stokların aktife alındığı tarihten sonra hesaplandığında gider hesabında kayıt edilerek doğrudan gelir tablosunda raporlanmaktadır.

Sonuç

Son yıllarda dünyadaki politik ve ekonomik değişiklikler yeni yatırım fırsatları yaratmıştır. Bunun sonucunda sermaye, ulusal sınırları aşarak uluslararası piyasalarda yeni yatırım imkânları bulmuştur. Bu süreç devam ederken, uluslararası sermaye piyasalarındaki yatırımlar için gereksinim duyulan finansal bilgilerin raporlanması ve açıklanmasında uyum sorunu ortaya çıkmıştır. Bu sorunun giderile-bilmesi için yatırımcıları korumaya yönelik uluslararası alanda genel kabul görecek muhasebe standartları oluşturma çalışmaları başlamıştır (Say, vd. 2018: 5229). Bu kapsamda ülkemizde de Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından uluslararası finansal raporlama standartlarına bire bir uyumlu Türkiye Muhasebe Standartları belirlenmiştir. 

Bu çalışma ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan muhasebe standartları dikkate alınarak ithalat yapan firmaların bu işlemlerini nasıl muhasebeleştirileceği örnekler yardımıyla açıklanmıştır. Firmaların bu standartlara göre muhasebe kayıtlarını yapması bir taraftan uluslararası uyum sorununu ortadan kaldıracak, bir taraftan da işlemlerin mali tablolarda doğru, karşılaştırılabilir ve yorumlanabilir bir şekilde sunulmasını sağlamış olacaktır. Böylece finansal tablolar muhasebenin temel kavramlarından olan sosyal sorumluluk ve tam açıklama kavramlarına uygun şekilde sunulacaktır.

Diğer taraftan, çalışmamızda muhasebe standartlarına ilişkin bazı uygulamalar ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılan muhasebe uygulamaları arasında bazı farklılıkların olduğu belirtilmiştir. Dövize dayalı işlemlerde oluşan kur farklarının muhasebeleştirilmesi ile vadeli mal alımlarında vade far-kının muhasebeleştirilmesi bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu farklılıkların kaldırılması için Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Vergi Usul Kanunu ve ilgili diğer vergi mevzuatında düzenlemeler yapılması gerekmektedir. 

Netice itibariyle; ülkemizde faaliyet gösteren firmaların muhasebe kayıtlarını KGK tarafından yayımla-nan Türkiye Muhasebe Standartlarına göre yapması, muhasebe kayıtlarında yeknesaklığın sağlanma-sında ve küreselleşen dünyada bilgi kullanıcılarının (işletmeyle ticari ilişkiye girenler, kamuoyu, ya-bancı kaynak sağlayanlar, yatırımcılar, danışmanlık kuruluşları, v.b.) tereddütlerinin giderilmesi konu-sunda hayati önem arz etmektedir.

KAYNAKÇA

–          Ağsakal, A. ve Baral, G. (2016), “Dış Ticaret İşlemlerinin TMS 2 Stoklar ve TMS 18 Hasılat Standartları Kapsa-mında İncelenmesi”, Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 48, Nisan/2016.

–          Aslanertik, E. ve Yapan, A., (2011), “TMS 23 Borçlanma Maliyetleri Standardı Uygulamaları ve Standardın Vergi Usul Kanunu ile Karşılaştırılması” http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/ahmetyapan/001/ (Erişim Tarihi: 11.11.2020)

–          Bayazıtlı, E. (2010), “Envanter ve Bilanço”, Anadolu Üniversitesi Yayınları.

–          Bekçioğlu, S. ve Köroğlu, Ç. (2008), “Mali Çözüm” İSMMO, Sayı 86.

–          Bozkurt, O. (2016), “TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri Standardının Uygulaması ve Finansal Tablolara Yansıma-sı”, Bartın Ünv. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt. 7, Sayı: 14.

–          Ceran, Y. ve Ortakarpuz, M., (2013), “Kur Farklarının Muhasebe Uygulamaları ve Türkiye Muhasebe Standartları Kapsamında İncelenmesi”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 2.

–          Elagöz, İ. ve Özcan, S., (2020), “Borçlanma Maliyetlerinin MSUGT, TMS/TFRS ve BOBİ FRS Açısından Muha-sebeleştirilmesi”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı: 85, Sayfa: 77-90

–          Kara, S. ve Öztopçu, D. (2015), “TMS 20 Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açık-lanması Kapsamında Yeni Teşvik Sisteminin Muhasebeleştirilmesi”, World of IFRS, Ekim 2015 Özel Sayısı

–          Karacan ve ark, (2018), “TMS–BOBİ FRS–VUK Kapsamında Kur Farklarının Değerlendirilmesinin Karşılaştırılma-sı” Uluslararası Turizm, İşletme, Ekonomi Dergisi, ss. 9

–          Kavcar B., (2011), “TMS 20’ye Göre Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Örnek Bir İşletmede Uygulan-ması”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

–          Keskin, A., (2007), “İthalat İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesi ve Bir Uygulama”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

–          Örten, R., Kaval, H. ve Karapınar, A., (2014), “Türkiye Muhasebe-Finansal Raporlama Standartları (TMS-TFRS) Uygulama ve Yorumları”, Gazi Kitabevi, Ankara. 

–          Öztürk, E., Stok Maliyetlerinin Ölçüm Ve Muhasebeleştirme Esaslarının Vuk, Tms/Tfrs Ve Yfrç Taslağı Açısından Karşılaştırılması, Pamukkale Ünv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017, ss.144-145

–          Say, S., Hakses, H. ve Büyükçiçek, M., (2018), “TMS Kapsamında Dış Ticaret İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesi”, SSS Journal, Cilt 4.

–          TMS 2 Stoklar Standardı

–          TMS 20 Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açıklaması

–          TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri Standardı

–          TMS 23 Borçlanma Maliyetleri Standardı

–          15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun

–          4/11/1999 Tarihli ve  23866 Sayılı Resmi Gazete ile Yayımlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu

–          2/11/1984 Tarihli 18563 Sayılı Resmi Gazete ile Yayımlanan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu

–          10/1/1961  Tarihli 10703 Sayılı Resmi Gazete ile Yayımlanan 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu

–          31/12/1995 Tarihli ve 22510 Mükerrer sayılı Resmi Gazete İle Yayımlanan 95-7606 sayılı İthalat Rejim Kararı

–          2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar

–          238 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği 

–          27.08.2011 tarihli ve 28038 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği

–          660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

]]>
https://gtmd.org.tr/sukru-ozkan-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/feed/ 0
Safiye Gizem Saydam – Gümrük ve Ticaret Dergisi Sayı: 23 https://gtmd.org.tr/safiye-gizem-saydam-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/ Wed, 01 Jun 2022 08:19:29 +0000 https://demo.albantanitim.com.tr/?p=268

KANADA İHRACATI GELİŞTİME KURUMU’NUN (EDC) VE KANADA EKONOMİSİNİN İNCELENMESİ

Özet

Ülkelerin ekonomisinin büyümesi ve gelişmesi için ihracat çok önemlidir. İhracatın artması ve gelişmesinde ihracatın finansmanı önemli yere sahiptir. İhracatın finansmanı hükümet tarafından kurulmuş Eximbanklar veya ticari bankalar aracılığıyla gerçeklemektedir. Bu çalışmada Kanada Eximbank’ı olan Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) ’nun kuruluşu, faaliyetleri ve hizmetleri incelenmiştir. Ayrıca Kanada ekonomisi, uluslararası ticaretteki yeri ve Türkiye ile aralarındaki ticari ilişkiye değinilmiştir. Çalışmada gelişmiş bir ekonomiye sahip Kanada’nın, EDC gibi geniş ve kapsamlı finansman sağlayan bir Eximbank’a sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC)’nun yanı sıra Kanada hükümeti Kanadalı ihracatçılara ve Kanada’ya yatırım yapacak şirketlere destekler ve teşvikler sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kanada Ekonomisi, Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu, Uluslararası Ticaret 

REVIEW OF THE EXPORT DEVELOPMENT CANADA(EDC) AND THE CANADIAN ECONOMY

ABSTRACT

Exports are very important for the growth and development of the economy of countries. Financing of exports has an important place in the increase and development of exports. Financing of exports is carried out through government established Eximbanks or commercial banks. In this study, the establishment, activities and services of Export Development Canada (EDC), the Canadian Eximbank, were examined. In addition, the Canadian economy has been mentioned in trade relations between Turkey and the international trade in place. In the study, it was concluded that Canada, with a developed economy, has an Eximbank that provides extensive and comprehensive financing, such as EDC. In addition to EDC, the Canadian government provides support and incentives to Canadian exporters and companies that will invest in Canada.

Key Words: Canadian Economy, Export Development Canada, International Trade

GİRİŞ

Ülkelerin ekonomisinin büyümesi ve gelişmesi için ihracat yapması önemlidir. İhracat; ülkeye giren döviz miktarının artması, ödemeler dengesinde artan bir ivme sağlaması, sanayileşmenin ihracata yönelik olmasıyla büyük önem arz etmektedir.

Bir ülkede ihracatın artması için ihracatın finansmanı çok önemlidir. İhracatın finansman sorununu çözmek için pek çok kuruluş ortaya çıkmıştır. Bu kuruluşlar zaman içinde garanti, kredi verme ve sigorta gibi çözümler üretmişlerdir. Finansman kuruluşları arasında ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre ticari bankalar veya hükümete bağlı ihracat kuruluşları yer almaktadır. Günümüzde ihracat kuruluşları arasında en önemli görev Eximbanklara düşmektedir. Eximbanklar ihracatçılara finansman avantajı sağlayarak, ülkeler arasında oluşan rekabet eşitsizliğini gidermek için çözümler sunarak ve ülkenin kendi ihracat düzeyini arttırarak destek olmaktadırlar.

Çalışmanın birinci bölümünde Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC)’nun kuruluşu, gelişimi, faaliyetleri ve sunduğu hizmetlere değinilmiştir. İkinci bölümde ise Kanada’nın ekonomisi, uluslararası ticaret faaliyetleri, iç-dış yatırımları, rekabetçi yapısı ve ihracat teşvikleri incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise Kanada ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiye değinilmiştir.

Çalışmanın sonuç bölümünde ise Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC)’nun artan ihracat çözümleriyle ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi arasında olumlu bir ilişki olduğu veriler üzerinden tespit edilmiştir.

I. EXPORT DEVELOPMENT CANADA (EDC)

Şirketlerin dış ticaret faaliyetlerini finanse etmek amacıyla kurulan İhracat Kredi Kuruluşları (ECA) tüm dünyada önemli bir yere sahiptir. İhracat Kredi Kuruluşları kendi ülkeleri tarafından desteklenmektedir ve organizasyonel yapıları ülkeden ülkeye değişmektedir. İhracat Kredi Kuruluşları banka olarak kurulduğunda ithalat-ihracat bankası olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler (Köksal, 2018).

Dünyadaki en gelişmiş Eximbanklardan biri olan Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) ’nun tarihi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1944 yılında İhracat Kredi Sigortası Kurulmasıyla (ECIC) başlamıştır. Bu kuruluşun amacı II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kanada ekonomisini canlandırmak, istihdamı arttırmak ve Kanadalı ihracatçılara yardım etmektir (Ceylan, 2004). EDC, Berneunion birliğine ilk defa üye olan Eximbank’tır ve 1947 yılında üye olmuştur (Berneunion, 2021).

EDC tam olarak İhracatı Geliştirme Kanunuyla 1969 yılında kurulmuştur. Tüm hakları ve mülkiyeti Kanada hükümetine aittir. Şirket türü olarak hükümet şirketidir. Şirketin CEO’su ve Başkan’ı Mairead Lavery’dir. EDC parlamentoya karşı Kanada Ticaret Bakanı aracılığıyla sorumludur (Ceylan, 2004).

Şirketin toplam varlıkları 68,2 milyar dolardır (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020). Toplam çalışan sayısı 1.699 kişidir. EDC bazı ihracat kuruluşlarından farklı olarak finansal olarak kendi kendine yetebilmektedir. Daha çok ticari bir kuruluş gibi çalışmaktadır. Sigorta ürünleri üzerinden krediler ve primler üzerinden faiz almaktadır. Ayrıca küresel sermaye piyasalarında tahvil satıp para toplamaktadır (Ceylan, 2004).

EDC, şunları yapmak isteyen firmalara destek olabilmektedir:

  • İşletmelerini uluslararası ölçekte büyütmek
  • Finansman desteği almak
  • Riske karşı korunmak
  • İşletme sermayesini serbest bırakmak
  • Dış pazarlara yatırım yapmak
  • Ticaret bilgisi ve araçlarına erişmek (EDC, www.edc.ca, 2021).

EDC ister büyük ister küçük ölçekte firmalara doğru pazarlara güvenle girebilme, küresel şirketlerle bağlantı kurabilme ve büyümelerini hızlandırma avantajı sağlar (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).           

A. KANADA İHRACATI GELİŞTİME KURUMU’NUN VERDİĞİ HİZMETLER

Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC), küçük işletmelere veya köklü firmalara çözümler sunmaktadır. Bunların arasında Risk Yönetimi, Güvenli Finansman ve İşletme Sermayesini Arttırmak bulunmaktadır.

1. Risk Yönetimi Çözümleri

Firmalara sözleşmelerdeki riski ve oluşabilecek zararları en aza indirmek için EDC çeşitli sigorta çözümleri sunmaktadır.

  • Kredi Sigortası

 Müşterinin iflası veya ödeme yapmaması, sözleşmenin iptali, para birimi dönüştürme veya transfer ile ilgili sorunlar ve daha fazlası dâhil olmak üzere bir dizi olayın neden olduğu ödeme yapmama riskine karşı korur. Kredi sigortası korumasıyla, finans kuruluşu genellikle sigortalı faturalarına değerlerinin %90’ı oranında kredi verir ve bu da nakde erişimi önemli ölçüde artırır. Satışları sigortalamak, risk almadan sözleşmeler kazanmak için daha rekabetçi ödeme koşulları sunulmasına olanak tanır (EDC, www.edc.ca, 2021).

EDC Seçimli Kredi Sigortası: Yeni yeni ihracata başlamış veya ara sıra ihracat yapan firmalar için avantaj sağlayan sigortadır. Firmalar bu sigortayı çevrimiçi ve hızlı bir şekilde kullanabilmektedir. Seçimli Kredi Sigortası kapsamında 500.000 dolara kadar işlemler sigortalanabilmektedir. Eğer bir müşteri ödeme yapmazsa EDC Sigorta %90’ını karşılamaktadır. Firmalar bu sigortayla müşterilerine ödeme koşullarını 180 güne kadar uzatarak rekabet gücünü koruyabilmektedir (EDC, www.edc.ca, 2021).

Portföy Kredi Sigortası: Aktif ihracatçılar için avantaj sağlayan sigortadır. Firmalar sınırsız sayıda müşteriyi sigortalatmak istiyorsa bu sigortaya başvurabilmektedirler. Portföy Kredi Sigortası, müşteri ödeme yapmazsa işlemin %90’ını karşılamaktadır (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • EDC Peşin Ödeme Sigortası (CapEx)

Sermaye veya sermaye benzeri mallar üzerinden yapılan peşin ödemeleri sigortalayarak işi korur.  Kanadalı şirketlerden genellikle uluslararası ve Kanadalı tedarikçilere sermaye ve sermaye benzeri mallar için peşin ödeme yapmaları istenir. Tedarikçi yükümlülüğünü yerine getiremediğinde ve sevkiyattan önce yapılan avans ödemelerini iade edemediğinde, EDC Ön Ödeme Sigortası (CapEx) mali zararların %90’ını karşılar (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Performans Güvenliği Sigortası

 Başka bir ülkedeki yeni bir müşteriyle ilk kez çalışmak birçok bilinmeyeni beraberinde getirebilir. Bilinmeyenleri ortadan kaldırmak amacıyla alıcı garanti talep edebilir. Alıcı teminat mektubu talep ettiğinde EDC Performans Güvenliği Sigortası ile sigortalının zararlarının %95’ini karşılayacağını taahhüt eder. Bu sigortanın avantajı, teminat istenmesi durumunda firma sermayeyi stoklamak yerine çalıştırabilmektedir (EDC, www.edc.ca, 2021).

2. Finansman Çözümleri

Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) hem ihracatçılara hem de alıcılara yönelik kredi desteği sağlamaktadır. Kredi desteğiyle Kanadalı ihracatçılara rekabet avantajı sağlanması amaçlanmıştır.

  • Alıcı Finansmanı

Kanada’dan satın alma yapmak isteyen müşteriler için hazırlanmış bir finansmandır. Alıcı finansmanıyla müşterinin yaptıkları satın alma işlemlerini karşılayarak firmanın risk almak zorunda kalmaması için Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) alıcıya kredi vermektedir. Alıcı finansmanıyla Kanada’nın ekonomisinin büyümesi amaçlanmıştır (EDC, www.edc.ca, 2021).

Alıcı finansmanı, müşteriye cazip ödeme koşulları sunarak ve ön ödemelerin baskısını azaltarak ticarette rekabet avantajı sağlamaktadır. Müşteriye esnek bir finansman avantajı sağlar. Müşterinin ödeme yapmama riskinden alıcıyı korumaktadır. Ayrıca şu anda alışveriş yapamayacak müşterilere kredi vererek alışveriş yapmalarını sağlamaktadır. Böylece müşteri sadakatini arttırarak gelecekte olabilecek ihracat anlaşmalarına avantaj sağlamaktadır (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Doğrudan Borç Verme

İhracat yapacak şirket ister büyük ister küçük ölçekte olsun, teminatlı bir kredi yoluyla şirkete veya yabancı bağlı kuruluşa doğrudan finansman sunulmaktadır. Doğrudan Kredi ile ekipman desteği, tesisler veya yabancı bağlı kuruluşun kurulması veya genişletilmesi dahil olmak üzere genişleme planları desteklenmektedir. Firmanın kapasitesini arttırması, daha fazla ihracat sözleşmesi yapması, devam eden maliyetlerinin karşılanması doğrudan finansman aracılığıyla desteklenmektedir (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Yapılandırılmış Proje Finansmanı

Uzun vadeli ve yoğun sermaye gerektiren bir projesi olan firmaya, Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu’nun uzman ekibiyle ticari danışmanlık, finansman düzenlemeleri ve taahhüt hizmetleri verilmektedir. Proje finansmanı kapsamında adım adım rehberlik hizmeti verilmektedir. EDC’nin uzman ekibi yenilenebilir ve sürdürülebilir teknolojiler, enerji, altyapı ve maden çıkarma endüstrileri dâhil olmak üzere bir dizi sektöre odaklanarak destek sağlayabilmektedirler (EDC, www.edc.ca, 2021).

3. İşletme Sermayesi Çözümleri

İşletmelerin sermayesine yönelik çözümler oluşturmayı amaçlamıştır ve bu kapsamda çalışmalar yapılmıştır.

  • EDC İşletme Kredisi Kullanılabilirlik Programı Garantisi (BCAP)

Covid-19’a yanıt olarak operasyonları sürdürmek için özellikle yeni işletme kredileri veya yeni vadeli kredilerle küçük işletmeler desteklenmektedir. İşletme kredisi ile çalışan bordolarını ve kira masraflarını karşılamak amacıyla ihtiyaç duyulan kredi verilmektedir.

  • İhracat Garantisi Programı

İhracat garantisi programı, firmanın işletme sermayesine, ihracat işini büyütmek için finansmana, bir yabancı bağlı kuruluş kurmak için nakde ihtiyacı varsa veya borçlanma kapasitesini arttırmak istiyorsa bu programı kullanabilir. EDC ayrıca borç alınan paraya garanti vererek riski firmayla paylaşmaktadır (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Döviz Tesis Garantisi

Dalgalı döviz kurları ihracatçıları zaman zaman zor durumda bırakmaktadır. Döviz tesis garantisi ile ihracatçıları döviz riskinden korumak amaçlanmıştır. Döviz kurunu önceden sabitleyerek ürün fiyatlarını belirlerken firmaya rahatlık sağlayacak ve nakit akışının öngörülebilirliğini arttıracaktır (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Hesap Performansı Güvenlik Garantisi

İhracatçıya teminat olarak nakit veya kredi koymak zorunda kalmadan, müşterilerinin teminatı bu garanti kapsamında EDC tarafından verilmektedir. Böylece EDC ihracatçı adına teminat verdiği için firma sermayesini teminat olarak göstermek zorunda kalmaz. İhracatçı tedarikçilerine de garanti vererek ve bunun sonucunda da esnek şartlar için pazarlık yapabilir (EDC, www.edc.ca, 2021).

  • Kefil Senetleri

Kanadalı ihracatçıların başvurduğu teminat mektubu veren kefil firmasına Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu garanti vererek firmanın daha fazla destek almasını sağlar (Ceylan, 2004).

B. KANADA İHRACATI GELİŞTİME KURUMUNUN 2019-2020 FAALİYETLERİ

Covid-19, 2020 Mart ayı itibariyle tüm dünyada etkisini göstermiştir. Dünyada pek çok büyük veya küçük ölçekli şirket finansman zorlukları çekmiştir. Kanada hükümeti, Kanadalı şirketlerin yaşadığı finansal zorluklara yardım etme kapasitesini arttırmak için bir dizi önlem açıklamıştır. Bu önlemlerden biri de EDC’nin Ticari Kredi Kullanılabilirliği Programı (BCAP)’nın etkinleştirilmesidir. Ayrıca EDC’nin sağladığı finans çözümlerinin kapasitesi genişletilmiştir. Kanada hükümeti tarafından EDC’ ye 30 Eylül 2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere Koşullu Yükümlülük Limiti 45 milyar dolardan 90 milyar dolara ve Kanada Hesap Limiti 20 milyar dolardan 115 milyar dolara yükseltilmiştir (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).

Tablo 1. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) Desteklerinin 2019-2020 Karşılaştırılması

Kaynak: (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020)

Kanada İhracatı Geliştirme Kurumunun finansman ve yatırım yardımları 2019 ylının aynı periyoduna göre %16 azalmıştır. Bu azalmaya neden olan EDC’nin petrol, gaz ve madencilik sektörlerinde verdiği doğrudan kredinin düşmesidir (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).  Ancak kredi garantilerinde %64 artış gerçekleşmiştir. Bu artışın nedeni BCAP kredilerinin 2020 yılında artmasıdır. BCAP kredileri en çok hafif sanayi, bilgi ve teknoloji sektörlerinde verilmiştir (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).

Tablo 2. İşletme Kredisi Kullanılabilirlik Programı Garantisi (BCAP)

Kaynak: (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020)

İşletme kredisi kullanılabilirlik programı 2020 yılında küçük ve ortak işletmeler için 1,3 milyar dolarlık garanti sağlamıştır. Verilen garantinin %50’si ile havacılık alanına doğrudan kredi verilmiştir (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).

Tablo 3. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) Finansal Performansı

Artan kredi gereksinimler ve taleple ilgi giderlerle birlikte 2020 yılı ilk dokuz ayında net zarar 2 milyar dolar olmuştur. Net gelir 2019 yılının aynı dönemine göre 10 milyon dolar artışla 1,2 milyar dolar gerçekleşmiştir. Bunun başlıca sebebi menkul kıymetler ve yatırım portföylerinde gerçekleşen artışlar gösterilmiştir. Kredi ve sigorta taleplerinde 2019’un aynı dönemine göre 278 milyon daha artış gerçeklemiştir. Artışın başlıca sebebi olarak Covid-19 etkisini kontrol altına alacak sigorta taleplerinde artış ve Covid-19 salgını nedeniyle ödenen tazminat taleplerindeki artış gösterilmiştir (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020). Kredi kayıpları karşılığı önceki yıla göre 192 milyon dolar artarak 2,4 milyar dolar olmuştur (EDC, Grown Canadian Trade Responsibly, 2020).

Tablo 4. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) Finansal Durumu

Toplam varlıklar, özellikle 3,6 milyar dolarlık net kredi ödemeleri ve döviz çevriminden kaynaklanan brüt kredilerindeki artış nedeniyle Aralık 2019’a göre 3,7 milyar dolar daha yüksek bulunmuştur.

C. KANADA İHRACATI GELİŞTİME KURUMUNUN ULUSLARARASI YAPILANMASI

Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu, Kanadalı ihracatçılara ve yatırımcıların sunduğu çözümlere kolayca ulaşabilmesi için uluslararası sahada çalışan 40 personeli ve 16 uluslararası temsilciliği bulunmaktadır. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumunun ayrıca Kanada’daki ihracatçılar ile daha kolay bağlantı kurabilmesi için Kanada’da 17 ofisi bulunmaktadır (EDC, Corporate Plan Summary, 2013-2017).

Dünya genelindeki en önemli temsilciliklerin başında ABD, Meksika, Çin (Pekin ve Şangay), Güney Amerika ve Hindistan gelmektedir. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumunun dünya çapındaki temsilciliklerin yanı sıra Türkiye’deki temsilciliğini 2011 yılında faaliyete geçirmiştir. Türkiye’deki temsilciliği Kafkasya ve Doğu Akdeniz’i kapsamaktadır. Bölge için müşteri ticaret hacmi 2,4 milyar dolardır (EDC, Corporate Plan Summary, 2013-2017).

D. KANADA İHRACATI GELİŞTİME KURUMUNUN TÜRKİYE PAZARINA BAKIŞI

Kanada İhracatı Geliştirme Kurumu, Türkiye’ye duyarlı yaklaşmakla birlikte sunduğu çözümler kısıtlı olarak mevcuttur.

Şekil 2. Kanada İhracatı Geliştirme Kurumunun Ülkelere Göre Risk Haritası

Kaynak: (www.edc.ca, 2020)

II. KANADA EKONOMİSİ

Kanada, uluslararası ticarette önde gelen ülkelerden biridir. Kanada hükümetinde kullanılan para birimi Kanada dolarıdır. Ekonomik yapısı gelişmiş, yüksek gelirli ekonomidir. IMF’nin 2020 verilerine göre ülkenin toplam nüfusu 38,3 milyondur (IMF, 2020)

Tablo 5. Kanada’nın Temel Ekonomik Göstergeleri

Kaynak: (IMF, 2020)

IMF’nin verilerine göre 2019 yılında GSYİH 1,9 trilyon dolar olmasına rağmen bu veri 2020 yılında 1,7 trilyon dolara düşmüştür. Kanada, 1,8 trilyon dolarlık GSYİH ile dünyanın 16. büyük ekonomisidir. GSYİH büyümesi, 2019 yılında %1,6 iken, Covid-19 un etkisiyle 2020’de bu oranda %-6,23 ile daralma gerçekleşmiştir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Kanada, ekonomik serbestlik endeksine göre dünyada 180 ülke arasında 9. sıradadır. Ülke küresel rekabetçilik açısından 14. sıradadır. Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksine göre ise iş yapma kolaylığı açısından 23. sıradadır (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

A. KANADA’NIN ULUSLARARASI TİCARETİ

Kanada, 2019 yılında küresel ihracatta 13. (%2,4), küresel ithalatta da 13. (%2,4) sırada yer almıştır. Ülkenin ihracatı 2015-2016 yıllarında %3, ithalatı ise yıllık ortalama %3 artış göstermiştir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Tablo 6. Kanada’nın Dış Ticaret Göstergeleri

Kaynak: (Statistics Canada, 2020)

Kanada’nın uluslararası ticareti, küresel ticaretin yavaşlamasına rağmen iyi bir performans göstermiştir. Tablo 6’ya göre Kanada’nın mal ve hizmet ihracatı 2019 yılında %2,2’lik artışla 729 milyar dolara ulaşmıştır. Mal ihracatında %1,7 artış ve hizmet ihracatında %4,4 artış gerçekleşmiştir. Hizmet ihracatı Kanada’nın ihracatının %18’ini oluşturmaktadır. Son on yıllık dönemde hizmet ihracatında büyüme %1,4 ile %6,9 arasındadır. Mal ihracatındaki büyüme ise %-1,0 ile %13 arasındadır (Global Affairs Canada, 2020).

Tablo 6’a göre Kanada’nın mal ve hizmet ithalatı 2019 yılında 2018’e göre %1,5 artışla 768 milyar dolara yükselmiştir. 2019 yılındaki ithalattaki büyüme oranı diğer yıllara göre zayıf kalmıştır (Global Affairs Canada, 2020).

1. SEKTÖRLERE GÖRE İTHALAT-İHRACAT

Kanada, mineral kaynaklarına, tarım ürünlerine (meyve, sebzeler, buğday gibi) ve ileri endüstri ürünlerine (otomotiv, kimya, petrokimya, gıda, odun gibi) sahip olan ekonomik açıdan gelişmiş bir ülkedir. (Noori, 2020)

Şekil 3. Kanada’nın İthalat-İhracatında ilk 3 Sektör

Kaynak: (Global Affairs Canada, 2020)

Kanada’nın ihracatında ilk üç sırayı enerji ürünleri, motorlu kara taşıtları ve yedek parçaları ile tüketim malları oluşturmaktadır (Şekil 2). 2019 yılında enerji sektöründeki ihracat %2,7’lik artışla 114 milyar dolara ulaşmıştır. Motorlu kara taşıtları ve yedek parçaları ihracatı %3,0 artış ile 93 milyar dolara ulaşmıştır. Tüketim malları ihracatı ise %6,2’lik artışla71 milyar dolara ulaşmıştır (Global Affairs Canada, 2020).

Tüketim malları, motorlu taşıtlar ve parçaları ile elektronik – elektriksel ekipmanlar Kanada ithalatının ilk üç sektörünü oluşturmaktadır. 2019 yılı tüketim mallarının ithalatı %3,3’lük artışla 125 milyar dolara ulaşmıştır. Motorlu kara taşıtları ve parçaları ise %1,1’lik artışla 115 milyar dolara ulaşmıştır. Elektronik ürünler sektörü ise %1,2 oranında artışla 72 milyar dolara ulaşmıştır (Global Affairs Canada, 2020).

2. TİCARET YAPILAN ÜLKELER

Gelişmiş bir ekonomiye sahip olan Kanada, ithalat ve ihracatında küresel boyutta çok fazla ülkeyle ticari ilişkileri gerçekleştirmektedir.

Tablo 7. Kanada’nın En Çok İhracat-İthalat Yaptığı Ülkeler

Kaynak: (Global Affairs Canada, 2020)

Kanada’nın en çok ihracat ve ithalat yaptığı ilk 8 ülke (AB’de bir ülke sayılırsa) ve sıralaması aynıdır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) aralarında var olan ticari anlaşma ve komşuluğu sayesinde Kanada ile en çok ticari faaliyette bulunan ülke konumundadır. ABD’yi Avrupa Birliği takip etmekte ve 3. olarak da Çin gelmektedir (Global Affairs Canada, 2020). Kanada’nın en çok ticaret ilişkisi bulunduğu ABD’ye 2019 yılında 443 milyar dolar ihracat yapmış iken bu ülkeden yapılan ithalat 392 milyar dolardır. 3. sırada ticari ilişkisi bulunan Çin’den 47 milyar dolarlık ithalata karşılık bu ülkeye 24 milyar dolarlık ihracat yapmıştır.

B. KANADA’NIN REKABETÇİ YAPISI

Kanada Dünya Ticaret Örgütü üyesidir ve ülkenin rekabetçi yapısını güçlendiren serbest ticari anlaşmalara sahiptir. Bu anlaşmalar:

  1. Kanada – ABD – Meksika Anlaşması (NAFTA)(USMCA): Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki günümüze kadar yapılmış ilk büyük serbest ticaret anlaşmasıdır. NAFTA, 17 Aralık 1922’de imzalanmış ve 1 Ocak 1944’de yürürlüğe girmiştir (Altun, 2020). NAFTA’nın kuruluş amacı adil rekabeti sağlamak, ticarette var olan engelleri ve kısıtlamaları kaldırmak, yatırım kısıtlamalarını kaldırıp yatırım avantajını arttırmak ve ticarette tarife dışı engelleri kaldırmaktır (Noori, 2020). NAFTA’nın ABD’nin talebi ile içeriği yeniden düzenlenerek 10 Aralık 2019 tarihinde ismi USMCA olarak değiştirilmiştir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020). Bu anlaşmayla Kanada dış ticaretinin %67’si NAFTA ortakları arasında gerçekleşmektedir.
  1. Kanada-Avrupa Birliği; Kapsamlı Ekonomi ve Ticaret Anlaşması (CETA): Avrupa Birliği ile Kanada arasında 2009 yılında başlayan görüşmeler 2016 yılında yapılan anlaşmayla birlikte sona ermiştir. CETA 21 Eylül 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. CETA’nın yürürlüğe girmesiyle anlaşmadaki ülkeler arasındaki gümrük vergilerinin %98’ini kaldırılmıştır (Altuğ, 2017). CETA kapsamında Kanada dış ticaretinin %10,4’ü Avrupa Birliği ile Kanada arasında gerçekleşmiştir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020). 
  1. Trans Pasifik Ortaklığı İçin Kapsamlı ve Aşamalı Sözleşme (CPTPP): Aralarında Kanada’nın da olduğu 11 ülkeyle (Japonya, Malezya, Yeni Zelanda, Meksika, Peru, Singapur, Şili, Avustralya, Brunei ve Vietnam) 8 Mart 2018 tarihinde Şili’nin başkentinde imzalanmıştır. Kanada dış ticaretinin %6,9’u bu anlaşma kapsamındaki taraf ülkeler arasında gerçekleşmektedir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020). Kanada’nın CPTPP üye ülkelere en  büyük ihracatı , doğal kaynaklar ve tarım ürünleridir. 

 

  1. Kanada-Ukrayna Serbest Ticaret Anlaşması (CUFTA): Ukrayna ile yapılan bu anlaşma, bazı ürünlerin (Ayçiçek yağı, votka, şeker ve pişmiş ürünler, demir-çelik, seramik) gümrüksüz olarak ithalatının gerçekleştirilmesine yönelik bir anlaşmadır (Trade-commerce.Canada, Trade-commerce.ca, 2019).

  

  1. Kanada-Kore Serbest Ticaret Anlaşması (CKFTA): İki hükümet arasında 01 Ocak 2020 tarihinde imzalanan bu anlaşma neticesinde, Kanada ihracatının %95 i gümrüksüz hale gelmiştir. Kanada’nın ihracatındaki başlıca ürünler alkollü içecekler, hayvan yemi, sığır eti, bakliyat ve yağlı tohumlar ile domuz eti gibi tüketim mallarıdır (Trade-commerce.Canada, 2020).
  1. Kanada-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması (CIFTA): Anlaşma 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma ile İsrail, tarım, tarımsal gıda ve balıkçılık ürünleri üzerindeki gümrük vergilerini kaldırmıştır (Trade-commerce.Canada, 2019).

 

Kanada rekabetçi yapısını serbest ticaret anlaşmaları ile güçlendirmiştir. Kanada’nın ticari başarısında hem dış yatırım alması hem de farklı ülkelere yatırım yapması da önemli rol oynamaktadır. Kanada’nın yurt dışında doğrudan yatırım yaptığı ülkelerin başında ABD, İngiltere ve Lüksemburg gelmektedir. Kanada’ya en çok yatırım yapan ülkeler ise ABD, İsviçre ve Danimarka’dır (Global Affairs Canada, 2020). Kanada’nın yatırım almasındaki en önemli faktörler arasında yatırım teşvikleri, düşük işgücü maliyetleri, düşük tesis kiralama maliyetleri, düşük elektrik maliyetleri ve düşük vergi maliyetleri yer almaktadır (Global Affairs Canada, 2020).

C. KANADA’NIN TEŞVİKLERİ VE UYGULAMALARI

Kanada hükümeti bünyesindeki finans kuruluşları aracılığıyla Kobilere veya büyük çaptaki işletmelere geniş bir destek sağlamaktadır. Kobilere uyguladığı en önemli desteklerden birisi vergi teşvikleridir (Sarısoy, 2010). Teşvikler kapsamında aşağıda yer verilen finansman destekleri yer almaktadır:

  1. CanExport Finansmanı
  • CanExport Kobiler; İhracat için Kobilere 75.000$’a kadar destek sağlamaktadır.
  • CanExport İnovasyonu; Kobiler, akademik kuruluşlar ve araştırma merkezlerinin AR-GE çalışmaları için 75.000$’a kadar destek sağlamaktadır.
  • CanExport Dernekler; Derneklerin uluslararası iş geliştirmesi için yıllık 400.000$’a kadar destek sağlamaktadır.
  • CanExport Topluluk Yatırımları; Toplulukların yabancı yatırımcıları çekmesi için yıllık 500.000 $’a kadar destek sağlamaktadır (TradeComissioner.Canada, 2020).
  1. Belirli Hedef Kitleler ve Sektörler İçin Destek
  • Hızlandırılmış Büyüme Hizmeti
  • Kanada Uluslararası İnovasyon Programı
  • Uluslararası Ticarette İş Kadınları
  • Yerli İşletme İhracat Desteği
  • Kanada Teknoloji Hızlandırıcıları
  • Covid-19’a yönelik Üretim Yapan Firmalara Yardım
  • Uluslararası Burs Programları (TradeComissioner.Canada, 2020)
  1. İş büyümesi ve Desteği
  • Kanada’nın Ticaret Hızlandırıcı Programı (Program)
  • Kanada Ticaret İş birliği
  • Uluslararası Ticaret Eğitimi Forumu (FITT) (Kurslar) (TradeComissioner.Canada, 2020)
  1. Covid-19 Teşvikleri
  • KOBİ’lere faizsiz 40.000 Kanada doları işletme kredisi verilmeye başlanmıştır. 2022’ye kadar borcunu kapatmak isteyenlerin borcunun 10.000 doları affedilecektir.
  • Kanada Eximbank’ı EDC ve İş Geliştirme Bankası tarafından, işletme büyüklüğüne göre 50 milyon Kanada dolarına kadar ilk 12 ayı faizsiz 10 yıla kadar vadeli kredi imkânı sağlanmaktadır. KOBİ’lere ve diğer işletmelere iki banka tarafından toplamda 65 milyar Kanada doları kredi kullandırılması planlanmaktadır.
  • EDC tarafından ayrıca, ihracatçıların bankalara olan borçlarına karşılık 5 milyon dolara kadar garanti verilmektedir.
  • Gelirleri mart ayında %15, nisan ve mayıs aylarında %30 azalan işletmelerin personel ücretlerinin %75’ine kadarlık kısmı 12 hafta boyunca Federal Hükümet tarafından ödenecektir. Diğer işletmelerde destek oranı %10’dur.
  • KOBİ’lerin 3 aylık kira bedelinin %50’sine kadar kredi imkânı getirilmiş, belirli koşulları sağlayanların kredilerinin affedilebileceği açıklanmıştır.
  • Bireysel ve kurumsal vergi ödemeleri ağustos sonuna kadar, satış üzerinden alınan vergiler ile gümrük vergileri haziran ayı sonuna kadar ertelenmiştir (Global Affairs Canada, 2020).

III.    KANADA’NIN TÜRKİYE İLE TİCARETİ

Kanada, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından 2020-2021 dönemi Öncelikli Ülkelerden birisi olarak belirlenerek, bu kapsamda ülkeye yönelik ilave teşvikler hayata geçirilmiştir (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Tablo 8. Türkiye’nin Kanada ile Ticareti

Türkiye’nin Kanada’ya ihracatı 2001-2018 yılları arasında artan bir ivme göstermekle birlikte 2019 yılında bir önceki yıla göre 373 milyon dolar azalarak 899 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalat rakamlarında ise 2017 yılı dâhil her yıl artış olmakla birlikte bu tarihten itibaren bir düşüş yaşanmış ve 1.557 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir (Tablo8) (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Tablo 9. Türkiye’nin Kanada’dan İthalatında Başlıca Ürün Grupları

Kaynak: (Trademap, 2020)

Türkiye’nin Kanada’dan ithal ettiği ürün gruplarına bakıldığında, daha çok ham madde ve yarı mamul ürünlerin yer aldığı görülmektedir. İthalattaki başlıca sektörler ise hava taşıtları, demir çelik ve hububat ürünleridir (Tablo 9.) (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Tablo 10. Türkiye’nin Kanada’ya İhracatında Başlıca Ürün Grupları

Kaynak: (Trademap, 2020)

Türkiye’nin Kanada’ya ihracatının yaklaşık %85’ini sanayi ürünleri oluşturur iken geri kalan kısmı ise tarım ürünleri oluşturmaktadır. Sanayi ürünleri ihracatında başlıca ürün grupları otomotiv, gemi inşa sanayi, inşaat malzemeleri, hazır giyim ve ev tekstilidir. Tarım ve gıda sanayi ürünleri ihracatında ise fındık, zeytinyağı, kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı yer almaktadır (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

SONUÇ

Ülkelerin gelişmesinde ve büyümesinde ihracat önemli bir yere sahiptir. İhracatın gerçekleşebilmesi için ihracatın finansmanın kapsamlı ve yeterli düzeyde olması gerekmektedir. İhracatın finansmanı devlete bağlı çalışan Eximbank’lar aracılığıyla veya özel bankalar ile sağlanmaktadır. Gelişmiş bir ekonomisi olan Kanada hükümeti, uluslararası yapılanmaya sahip ve kapsamlı destek sağlayan Export Development Canada (EDC)’yı kurmuştur. Kuruluşundan itibaren kredi, sigorta ve garanti desteğiyle EDC çok fazla sayıda Kanadalı ihracatçı ve yabancı yatırımcıya destek olmuştur.

Çalışmadaki veriler sonucunda Kanada ithalatı ve ihracatı yıllara göre arttığı ancak 2019 yılı sonrasında azalma ve düşüş gerçekleştiği tespit edilmiştir. Özellikle 2020 Mart ayında dünyayı etkisi altına alan Covid-19 ile Kanada hükümetinin de uluslararası ticaretinde düşüş gerçekleşmiştir.

Pandemiyle birlikte küresel çapta çok fazla şirket etkilemiş ve hükümetler bu kapsamda bir dizi teşvik ve önlem paketleri açıklamıştır. Kanada hükümetinin de Covid-19’a karşı doğrudan destekleri, kira yardımları ve sigortaları gibi teşvikleri hayata geçirdiği tespit edilmiştir.

Türkiye ile Kanada arasında gerçekleşen ihracat ve ithalat rakamları 2019 yılına kadar artan bir ivme göstermesine karşın 2019 yılında bir miktar azalmanın yaşandığı saptanmıştır. Ancak önlem olarak 2021 yılı itibariyle Kanada’nın Türkiye’nin öncelikli ülkeleri arasına alındığı ve bu doğrultuda çeşitli teşviklerin yapılacağı tespit edilmiştir.

Kanada ve İhracatı Geliştirme Kurumu (EDC) ile ilgili yapılan çalışmalar, özellikle EDC’nin Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili yapılan çalışmalar az ve yetersiz olduğundan bu kapsamda ulaşılan veriler de kısıtlı kalmıştır.

KAYNAKÇA

Altuğ, G. (2017). küresel Ekonomide Meydana Gelen Gelişmelerin Avrupa Birliği Ticaret Politikasına Etkisi: Kanada Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması Örneği. Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, 2(2), 127-145.

Altun, O. C. (2020). NAFTA ve Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Kanada Anlaşması’nın Kuzey Amerika’da Serbest Ticarete Etkisi. Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslarararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.

Berneunion. (2021). Berneunion. 01 05, 2021 tarihinde www.berneunion.org: https://www.berneunion.org/Stub/Display/41 adresinden alındı.

Ceylan, N. B. (2004). İhracatın Finansmanında Eximbankların Rolünün Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi.

EDC. (2013-2017). Corporate Plan Summary. Canada: EDC.

EDC. (2020). Grown Canadian Trade Responsibly. Ottowa: EDC. 01 05, 2021 tarihinde https://www.edc.ca/en/about-us/corporate/corporate-reports.html adresinden alındı.

EDC. (2021, Ocak 03). www.edc.ca. 01 04, 2021 tarihinde www.edc.ca: https://www.edc.ca/en/solutions.html adresinden alındı.

Global Affairs Canada. (2020). Canada’s State of Trade,The early impacts of COVID-19 on Trade. Canada: Global Affairs Canada.

IMF. (2020, 09 04). IMF. 01 04, 2021 tarihinde www.imf.org: https://www.imf.org/en/Countries/CAN#ataglance adresinden alındı.

Köksal, C. (2018). Export Credit Insurances in Developing Countries: The Case of Turkey and IMT Countries. International Journal of Commerce and Finance, 4(1), 107-120.

Noori, K. M. (2020). ABD, Kanada, Meksika Arasındaki Ticari Anlaşmalar ve Dış Ticarete Etkileri. Edirne: Trakya Üniversite Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.

OECD. (2020, 09 04). OECD Economic Survey Canada. 01 04, 2021 tarihinde oecd.library.com: https://read.oecd-ilibrary.org/economics/oecd-economic-surveys-canada-2018_eco_surveys-can-2018-en#page1 adresinden alındı.

Sarısoy, İ. (2010, Ağustos). Kanada’da Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Vergi Teşvik Politikası. Vergi Dünyası(348), 124-130.

Statistics Canada. (2020, 12 15). Statcan.gc.ca. 01 04, 2021 tarihinde Statcan: https://www150.statcan.gc.ca/t1/tbl1/en/tv.action?pid=3610001401 adresinden alındı.

T.C. Ticaret Bakanlığı, D. (2020). Kanada Ülke Profili. Ankara: T.C. Ticaret Bakanlığı.

TradeComissioner.Canada. (2020, 10 28). Tradecommissioner.gc.ca. 01 05, 2021 tarihinde www.tradecommissioner.gc.ca: https://www.tradecommissioner.gc.ca/funding_support_programs-programmes_de_financement_de_soutien.aspx?lang=eng&_ga=2.256619851.1357054554.1609835860-707201484.1608404454 adresinden alındı.

Trade-commerce.Canada. (2019, Haziran 28). Trade-commerce.ca. 01 05, 2021 tarihinde Trade-commerce.ca: https://www.international.gc.ca/trade-commerce/trade-agreements-accords-commerciaux/agr-acc/ukraine/import.aspx?lang=eng adresinden alındı.

Trade-commerce.Canada. (2019, 08 19). Trade-commerce.Canada. 01 05, 2021 tarihinde Trade.commerce.ca: https://www.international.gc.ca/trade-commerce/trade-agreements-accords-commerciaux/agr-acc/israel/fta-ale/index.aspx?lang=eng&_ga=2.264887375.1357054554.1609835860-707201484.1608404454 adresinden alındı.

Trade-commerce.Canada. (2020, Aralık 16). Trade-commerce.ca. .01 05, 2021 tarihinde Trade-commerce.Canada: https://www.international.gc.ca/trade-commerce/trade-agreements-accords-commerciaux/agr-acc/korea-coree/tariff_fta-tarifaire_ale.aspx?lang=eng adresinden alındı.

Trademap. (2020, Nisan 05). www.trademap.org. 01 04, 2021 tarihinde Trademap: https://www.trademap.org/Index.aspx adresinden alındı.

www.edc.ca. (2020, 10 04). 01 04, 2021 tarihinde EDC: https://www.edc.ca/en/country-info.html adresinden alındı.

]]>
Sami KALKAN – Gümrük ve Ticaret Dergisi Sayı: 23 https://gtmd.org.tr/sami-kalkan-gumruk-ve-ticaret-dergisi-sayi-23/ Wed, 01 Jun 2022 08:04:48 +0000 https://demo.albantanitim.com.tr/?p=261

GÜMRÜK KIYMETİNİN TESPİTİNDE SATIŞ BEDELİ YÖNTEMİNİN UYGULANMASI VE TESPİTE EKLENMESİ GEREKEN HUSUSLAR

ÖZ

Eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde tarih boyunca çeşitli etkenler rol oynamıştır. GATT VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Gümrük kıymetinin tespiti için uygulanacak yöntemler ve ilkeler kabul edilerek son halini almıştır. Yöntem ve ilkelere göre Gümrük kıymetinin belirlenmesinde asli unsur olarak eşyanın ticari işlem kıymetini esas alan satış bedeli yöntemi benimsenmiştir. Vergilendirmenin daha adil ve objektif yapılabilmesi için kıymet tespit yöntemlerinin sınırları somut olarak çizilmiş ve uygulamada meydana gelen sorunları ortadan kaldırmak için detaylı düzenlemeler yapılmıştır. Bu çalışma ile eşyanın gümrük kıymetinin tespitinde satış bedeli yönteminin uygulanması, satış bedeline dahil edilebilecek veya edilemeyecek durumlar ve satış bedeli yönteminin terk edilip bir sonraki yönteme geçilmesine neden olan durumlar irdelenmiştir.

ANAHTAR KELİMELER: GÜMRÜK, GÜMRÜK KIYMETİ, SATIŞ BEDELİ, KIYMET TESPİT YÖNTEMİ, VERGİ

ABSTRACT

Various factors have played a role in determining the customs value of goods throughout history. Methods and principles to be applied for the determination of customs value GATT VII. It was accepted with the Agreement on the Application of the Article and took its final form. The sales price method, which is based on the commercial transaction value of the goods, has been adopted as the main element in determining the Customs value according to the methods and principles. In order to make taxation more fair and objective, the limits of the valuation methods have been drawn concretely and detailed regulations have been made to eliminate the problems that occur in practice. In this study, the application of the sales price method in the determination of the customs value of the goods, the situations that can or cannot be included in the sales price and the situations that cause the sales price method to be abandoned and the next method are examined.

KEYWORDS: CUSTOMS, CUSTOMS VALUE, SALES PRICE, SECURITY DETECTION METHOD, TAX

1. GİRİŞ

Tarihsel süreç içerisinde ülkeler kendi topraklarına giren eşyaları vergilendirmek için çeşitli ölçütleri esas almışlardır. Başlangıçta eşyanın ağırlık, miktar veya adet gibi ölçüleri esas alınmış; ancak dünyanın değişmesi ve gelişmesi ve ticari ilişkilerin artması sebebiyle bu sistem yerini eşyanın değerini esas alan bir sisteme bırakmıştır. Eşya bedelini esas alan bu uygulama ile birlikte eşyanın satış bedelinin ne olduğu ve satış bedelinin neleri kapsaması gerektiğine ilişkin ihtilaflar meydana çıkmaya başlamıştır. Bu sebeple Brüksel Kıymet Anlaşması yapılmış, fakat subjektif değerlendirmeler içeren bu anlaşma beraberinde daha farklı problemler getirmiştir. Meydana gelen bu problemlere karşı GATT VII. Maddesinin uygulanmasına ilişkin anlaşma ile satış bedeli kavramının belirlenmesinde daha adil ve objektif esaslar dikkate alınmış ve satış bedeli yönteminin uygulanamadığı hallerde sırasıyla hangi yöntem ve usuller ile gümrük kıymetinin belirleneceği açıklığa kavuşturulmuştur. Ülkemiz de Cenevre Kıymet Kodu ile beraber gelen yeni sistemi benimsemiştir. 

4458 sayılı Gümrük Kanunu ile eşyanın yurtiçinde satış fiyatının belirlenmesinde en önemli kalemi oluşturacak olan gümrük kıymetinin belirlenmesinde önemli rol oynayan kavramların tanımı yapılmıştır. Gümrük Kanunu uyarınca satış bedeli yönteminin asıl yöntem olduğu açık şekilde belirtilmiş ve satış bedeli yönteminin uygulanmasını engelleyecek şartlar sınırlı olarak sayılmıştır. Satış bedeli yönteminin uygulandığı durumlarda, satış bedeline eklenmesi gereken ve eklenmesi gerekmeyen bedeller Cenevre Kıymet Kodu’na uygun şekilde belirlenmiştir. Satış bedeli yönteminin uygulanamadığı hallerde sırasıyla hangi yöntem ve usullerin uygulanması gerektiği hususlarına ilişkin düzenlemeler de yapılmıştır. Bu durumda sırasıyla aynı eşyanın satış bedeli, benzer eşyanın satış bedeli, indirgeme yöntemi, hesaplanmış yöntem ve son yöntemin uygulanarak eşyanın gümrük kıymetinin belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler emredici nitelikte olup şartları oluşmadan bir sonraki yönteme geçilmesi mümkün değildir. Yapılan bu değişiklikler ile Gümrük Kıymetinin belirlenmesinde mükellefler lehine daha objektif ve adil düzenlemeler yürürlüğe girmiştir.

Bu çalışma ile gümrük kıymetinin tespitinde satış bedeli yöntemi ve bu yöntemin uygulanması için gerekli olan şartlar irdelenmiştir. Ülkemizde gümrük idarelerince satış bedeli yöntemi hukuka aykırı şekilde, şartları oluşmadığı halde terk edilmekte ve devam eden yöntemlere göre gümrük kıymeti belirlenmektedir. Bu olgular çalışmanın ilerleyen kısımlarında yeri geldikçe irdelenecektir.

2. GÜMRÜK KIYMETİ

Eşyanın yurtiçindeki satış fiyatını etkileyecek unsurların başında gelen eşyanın satış bedeli ve bu bedel esas alınarak belirlenmesi gereken gümrük kıymetine ilişkin açıklamalara başlamadan önce bazı kavramların açıklanması gerekmektedir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda da belirtildiği üzere;

Eşya; her türlü madde, ürün ve değeri,

Gümrük vergileri; ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergileri ya da ihracat vergilerinin tümünü, 

İthalat vergileri; 

a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri,

b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri, ifade eder.

Matrah; vergi alacağını hesaplamak için vergi konusunun indirgendiği fiziksel veya ekonomik büyüklük, 

a) Spesifik vergi: Ağırlık, uzunluk, sayı, yüzölçümü, hacim, alkollü içkilerde alkol derecesi gibi teknik-fiziksel matrahlar üzerinden alınan vergileri,

b) Ad-valorem vergi: Fiyat ve bedeller gibi ekonomik değerler üzerinden alınan vergileri tanımlar.

Gümrük vergisi, ithalat vergilerinin söz konusu olduğu durumda gümrük bölgesine giren, ihracat vergilerinin söz konusu olduğu durumlarda ise gümrük bölgesinden çıkan eşya üzerinden alınan bir vergidir. GATT VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma’da da belirtildiği üzere, vergi matrahına gümrük kıymeti denilmektedir.  Gümrük vergisi için matrahın belirlenmesinde, eşyanın ağırlık, miktar veya adet gibi ölçülerinin esas alındığı spesifik tarife ve eşyanın satış bedelinin esas alındığı ad-valorem tarife olmak üzere iki metot bulunmaktadır. GATT IV. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın 15/1-a maddesinde “İthal Eşyasının Gümrük Kıymeti” ithal eşyasının üzerinden ad valorem gümrük vergileri tarh edilecek kıymet şeklinde tanımlanmıştır.

2.1. Gümrük Kıymet Tespitinin Tarihsel ve Uluslararası Boyutu

İkinci Dünya Savaşından sonra dünya ticaretinin üzerindeki olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması için küresel çaplı çalışmalar yapılmıştır. 1947 yılında Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması imzalanarak uluslararası ticaretin gelişmesine büyük katkı sağladı. Bu anlaşma ile birlikte “Kıymet” kavramının tanımı konusunda büyük bir adım atıldı. GATT’ın kabulü beraberinde sözleşmenin farklı yorumlanmasından kaynaklı olarak normatif esaslı ve pozitif esaslı kıymet tanımları ortaya çıkmıştır. 

 Normatif esasa dayalı olarak ithal edilen eşyanın belli şartlar altında olması gereken değerini esas alan bir kıymet tanımı yapılmaktaydı. Bu anlayış 15 Aralık 1950 tarihinde imzalanan Brüksel Kıymet Anlaşması’na da yansımıştır. Brüksel Kıymet Anlaşması’na göre Gümrük Vergisine esas kıymet, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki birbirinden bağımsız bir alıcı ile satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyat olarak belirlenmiş ve bu normal fiyat olarak kabul edilmiştir. Anlaşmaya göre belirlenen kıymet sübjektif ve farazi bir sistemle tespit edilmekteydi ancak bu durum da beraberinde kıymet tespitine ilişkin olarak yeni uyuşmazlıkları meydana getirmekteydi. Eşyanın Gümrük Kıymeti belirlenirken Gümrük idareleri tarafından eşyanın gerçek değeri esas alınmayıp idarece belirlenen kıymetler üzerinden vergilendirme yapılıyordu.

Brüksel Kıymet Anlaşması ile sorunlar çözülemediği için pozitif esaslı kıymet anlayışına dayanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma, kısa adı Cenevre Kıymet Kodu ile uluslararası alanda ticareti geliştirmek ve gümrük vergilerinde istikrarı ve düzeni sağlamak için 1 Ocak 1981 yılında imzalanmıştır. Bu sebeple Gümrük uygulamalarının daha adil ve yeknesak hale getirilmesi için müzakereler yapılmış ve bunun sonucunda 1981 yılında Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma imzalanmıştır.

Cenevre Kıymet Kodu’nun yürürlüğe girmesi ile beraber sübjektif anlayış terk edilerek kıymet tespitinin objektif bir şekilde yapılması amaçlandı. Bu anlaşmaya göre “eşyanın gümrük kıymeti eşyanın ticari işlem kıymetidir. Yani eşya ithal ülkesine ihraç amacıyla satıldığında, fiilen ödenmiş ya da ödenecek olan fiyattır.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu yaklaşım ile beraber aynı eşyadan aynı vergi alınması prensibi terk edilmiştir. Cenevre Kıymet Kodu ile getirilen kıymet tanımı, eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde ticari gerçeklerle uyumlu; keyfi veya fiktif gümrük kıymetlerinin kullanılmasını engelleyen; adil, yeknesak, ve tarafsız bir gümrük kıymeti sistemi kullanılmasını hedef almaktadır. Yeni sistemde eşyanın satış bedelinin tespit edilemediği durumlarda kıymet tespitinin sırasıyla: Aynı eşyanın satış bedeli yöntemi, Benzer eşyanın satış bedeli yöntemi, İndirgenmiş yöntem ve Hesaplanmış kıymet yöntemine göre yapılması gerekmektedir. Cenevre Kıymet Kodu, gümrük idarelerinin takdir yetkisini mükellef lehine olacak şekilde sınırlandırarak uluslararası ticaret açısından daha özgürlükçü ve uygulanabilir bir yapıya sahiptir. Anlaşma, gelişmiş ülkeler bakımından kolay şekilde uygulanmaya başlanmıştır; ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bakımından yeterli alt yapıya sahip olmamaları ve mükellefin beyanı esas alınacağı için idareyi yanıltarak düşük bedellerin beyan edileceği gibi çeşitli nedenler gerekçe gösterilerek anlaşmayı kabul etmekte tereddüt etmişlerdir. Ancak dünya ekonomisine ve uluslararası kuruluşlarla entegre olabilmek için kabul etmek zorunda kalmışlardır.

Türkiye 07.010.1955 tarihli 6449 sayılı Gümrük Tarifelerindeki Eşya Tasnif Nomankülatürüne ve Gümrük Kıymetine Mütedair Mukavelenamelerin Tasdiki Hakkında Kanun’u kabul ederek normatif anlayışı esas alan bir yaklaşım sergilemiştir. Dünya ticaretinde yaşanan gelişmeler uyarınca GATT VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile beraber, Türkiye, 03.01.1986 tarihli 86/10253 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’nin dış ticaretinde büyük payları olan 33 gelişmiş ve gelişme yolundaki ülke tarafından imzalanması, uluslararası düzeyde aynı konuya ilişkin iki anlaşmanın uzun süre devam edemeyeceğinin bu sebeple Brüksel Kıymet Sözleşmesinin kendiliğinden ya da Gümrük İş Birliği Konseyince hazırlanacak bir tavsiye kararı ile yürürlükten kaldırılabileceği, hükümetin uyguladığı serbest piyasa ekonomisi ve dış ticaretin serbestleştirilmesi hususları göz önüne alınarak Cenevre Kıymet Kodu’nun kabulünde fayda ve lüzum görüldüğü gerekçeleri ile Cenevre Kıymet Koduna taraf olmuştur. Cenevre Kıymet Kodu iç mevzuatımıza aynen alınmış olup 4458 sayılı Gümrük Kanunun Üçünü Bölümünü oluşturan “Eşyanın Gümrük Kıymeti” başlığı ile 23. İla 31. Maddeler arasında düzenlenmiştir.

2.2. Gümrük Kanunu’na Göre Gümrük Kıymeti

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda vergiye tabi değer için “matrah” kavramı yerine “gümrük kıymeti” kavramı kullanılır.  Gümrük Kıymeti de Kanunun 23. İla 31. Maddeleri arasında “Eşyanın Gümrük Kıymeti” başlığı altında düzenlenmiştir. 23. Madde “Eşyanın gümrük kıymeti, Gümrük Tarifesinin ve eşya ticaretine ilişkin belirli konularda getirilen tarife dışı düzenlemelerin uygulanması amacıyla, bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymettir.”  Hükmüne göre eşyanın gümrük kıymeti, kanunun devam eden hükümleri uyarınca belirtilen yöntemlerin uygulanması suretiyle meydana gelen Kıymettir. Gümrük Kanunu çerçevesinde kıymet tespiti için sırasıyla aşağıdaki yöntemler uygulanır:

1) Satış Bedeli Yöntemi

2) Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi

3) Benzer Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi

4) İndirgeme Yöntemi

5) Hesaplanmış Kıymet Yöntemi

6) Son yöntem

– Gümrük Kıymetinin tespitinde asıl olan eşyanın satış bedeli ile tespit edilmesi yöntemidir. Ancak eşyanın satış bedeli tespit edilmiyor veya satış bedelinin gerçeği yansıtmadığı somut delillerle ispat ediliyorsa gümrük kıymeti bir alttaki yöntemin uygulanması suretiyle tespit edilir. Yöntemlerin hepsi kanunda belirlenen sırasıyla uygulanmak zorundadır ve bir sonraki yönteme geçildiği takdirde bunun gerekçesi açık ve somut bir şekilde ortaya konulmalıdır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Cenevre Kıymet Kodu yöntemlerin sırası ile uygulanmasında emredici hükümler içermekte olup bu yöntemlerin uygulanmasında kanunda belirtilen sıraya uyulmadığı takdirde idarenin tesis ettiği işlem hukuka aykırı olur. Kanunda belirtilen sıra mükellefin rızası veya talebi doğrultusunda dahi bertaraf edilmez. Ancak kanunda yer alan sıralamaya ilişkin tek istisna; eşya sahibinin talebi halinde, indirgeme yöntem ile hesaplanmış kıymet yöntemlerinin sırasının değiştirilebileceğine ilişkindir. Bu durumda Kanun koyucu sıra atlamayı Eşya sahibinin talebine bağlı olarak indirgeme yöntem ile hesaplanmış kıymet yöntemlerinin ile sınırlı şekilde mümkün kılmıştır. Diğer durumlarda eşya sahibinin izni ve talebi olsa dahi gümrük idaresi keyfi şekilde yöntemler arasında sıra atlayamaz. Danıştay’ın bir kararında: 

“Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket tarafından 25.08.1994 gün ve 1217 sayılı beyanname kapsamında ithal edilen eşya kıymetinin düşük görülmesi üzerine idarece yapılana araştırma sonucu 16.08.1994 gün ve 7588 sayılı beyanname kapsamında ithal edilen eşya fiyatı esas alınarak, “benzer eşyanın satış bedeli yöntemi” ne göre kıymet tespiti yoluna gidilmek suretiyle ek tahakkuk yapıldığı anlaşılmaktadır. İdare savunmasında, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin, yönetmeliğin 6. Ve 7. Maddesindeki yöntemlere göre tespit edilmemesi nedeniyle, 8. Maddede yer alan “Benzer Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”ne göre tespit edildiği belirtilmekteyse de, dosyada, gümrük kıymetinin belirlenmesinde “satış bedelinin” esas alınmama nedenleri açıklanmadığı gibi, “Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”ne göre kıymetin belirlenemediği hususunda somut herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı görülmektedir. 

Bu durumda, mahkemece, idarenin, yeni yasal düzenleme ve yönetmelikte belirlenen gümrük kıymetinin tespitine ilişkin kurallara sırasıyla uyulmak suretiyle ithal eşyasının gümrük kıymetinin tespit edilip edilmediği hususu araştırılıp, bunun sonucuna göre karar verilmesi, gerekirken yönetmeliğin 6. Ve 7. Maddelerinde belirtilen yöntemlere göre kıymetin tespit edilemediği kabul edilmek suretiyle, 8. Maddeye göre kıymet tespit edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle ek tahakkukun onanmasında isabet görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına”.  

Danıştay’ın bu kararı, Cenevre Kıymet Kodu’nun kıymet tespitine ilişkin keyfi uygulamaları önleyen adil, yeknesak ve tarafsız bir kıymet sistemi oluşturulması amacına yaraşır bir şekilde eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, mümkün olduğu ölçüde eşyanın satış bedeli yönteminin uygulanması, ticari uygulamalarla uyumlu, basit ve adil kıstasları esas alması ve kıymetin belirlenmesine ilişkin işlemlerin, eşyayı tedarik edenler konusunda bir ayrım yapılmaksızın genel bir şekilde tespit edilmesi açısından isabetli ve emsal niteliktedir. 

– Satış bedeli yönteminin uygulanamadığı hallerde idarece gerekçesi somut delillerle ispat edilerek bir sonraki yöntem olan aynı eşyanın satış bedeli yöntemine geçilir. Buna göre ithal eşyasının gümrük kıymeti, Türkiye’ye ihraç amacıyla satılarak kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen aynı eşyanın satış bedelidir. Aynı eşya kavramından aynı özelliklere sahip, aynı ülkeden ihraç edilmiş, aynı kalitede, aynı veya farklı kişi tarafından üretilmiş, aynı veya yaklaşık miktar ve ölçüde, aynı veya yakın zamanda ihraç edilen eşya anlaşılır.

– İlk iki yöntemin uygulanması halinde gümrük kıymetinin tespit edilmediği durumlarda benzer eşyanın satış bedeli yöntemine geçilir. Bu durumda Türkiye’ye ihraç amacıyla satılarak, kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen benzer eşyanın satış bedeli esas alınır. Gümrük Yönetmeliği’nin 43. Maddesi benzer eşyayı, her hususta aynı olmamakla birlikte aynı işlevi görmelerini ve ticari olarak birbirlerini ikame edebilmelerini mümkün kılan, benzer özellik ve benzer unsurları bulunan ve aynı ülkede üretilmiş olan eşya şeklinde tanımlamıştır. Benzer eşyaya ilişkin birden fazla kıymet tespit edilmesi durumunda bunlardan en düşük olanı esas alınır.

– İndirgeme yönteminde, ithal eşyasının veya aynı ya da benzer eşyanın Türkiye içinde satıcılardan müstakil kişilere yapılan en büyük miktardaki satışına ait birim fiyata dayalı kıymeti esas alınır. Bu yöntemde belirlenen kıymetten Türkiye sınırları içerisinde yapılan mutat nakliye ve sigorta giderleri, eşyanın ithali veya satışı sebebiyle ödenecek vergiler ve eşyanın ithalinde ve satışından kaynaklı ödenen komisyon ve giderler indirilir. Mükellefin talebi olması halinde bu yöntem uygulanmadan bir sonraki yönteme geçilmesi mümkündür.

– Yukarıda sayılı yöntemlerin uygulanması sonucunda gümrük kıymetinin tespit edilemediği hallerde hesaplanmış kıymet yöntemi uygulanır. Bu yöntemde ithal eşyasının üretiminde kullanılan malzeme ve imalat veya diğer imal işlemlerinin bedel veya kıymetleri ile Türkiye’ye ihraç edilmek üzere ihraç ülkesindeki üreticiler tarafından üretilen, kıymeti belirlenecek eşya ile aynı sınıf veya cins eşyanın satışında mutat olan kar ve genel giderlere eşit bir tutar ve ithal eşyasının giriş liman veya yerine kadar nakliyesi ile ilgili olarak yapılan yükleme, boşaltma, elleçleme giderleri ile nakliye  ve sigorta giderlerinin toplamından oluşan kıymettir. Hesaplanmış kıymet yönteminde, ithalatçının eşyaya ait maliyet unsurlarını içeren belgeleri gümrük idaresine ibraz etmesi yöntemin esasını oluşturur. Bu belgelerin doğruluğunu da üretici ülke makamlarından alacağı resmi belgeler ile desteklemesi gerekmektedir.

– İlk beş yöntemin uygulanamadığı hallerde gümrük idaresince gümrük kıymetinin tespiti için son yönteme başvurulur. Bu yöntem de kanuna uygun şekilde Türkiye’de elde edilen verilerden de yararlanılarak, önceki yöntemlerin daha esnek bir şekilde uygulanmasıdır. Son yöntem yeni bir kıymet tespit yöntemi olmayıp diğer yöntemlerin esnek şekilde uygulanarak kıymet tespiti yapılmasıdır. Cenevre Kıymet Kodu’nun genel prensip ve hükümlerine uygun ancak Türkiye’de mevcut verilerden de yararlanılarak, mevcut yöntemlerin daha esnek bir yaklaşımla yeniden uygulanması, son yöntemin esasını oluşturur. 

3. Eşyanın Gümrük Kıymetinin Belirlenmesinde Satış Bedeli Yöntemi

Gümrük Kanunun 23. Maddesi uyarınca, ithal eşyasının gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir. Satış bedeli, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta fiilen ödenen veya ödenecek fiyattır. 4458 Gümrük Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca satış bedeli, eşyanın yurt dışı faturasına 27. ve 28. madde uyarınca gerekli düzenlemelerin yapılması sonucunda ortaya çıkan fiyattır. Gümrük Kanunun ilgili hükümlerinde gayet açık olduğu üzere,  ithal eşyasının gümrük vergisi matrahına da esas teşkil eder nitelikteki kıymeti, aslında sadece faturada belirtilen tutar olmaktan ziyade, Türkiye’deki ithalatçı firmanın yurt dışındaki satıcı lehine gerçekleştirdiği ithal eşya ile ilgili her türlü ödemeyi ve ek mali yükümlülükleri de kapsayan unsurların toplamından oluşan kıymettir.  Kanunun 27. Maddesinde, gümrük kıymeti belirlenirken, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave yapılması gereken durumları düzenlemiştir. 28. Madde ise ithal eşyasının fiilen ödenecek fiyatından ayırt edilebilmesi koşuluyla gümrük kıymetine dahil edilmeyecek hususları düzenlemiştir. Satış bedeli aşağıdaki şekilde formüle edilebilmektedir:

Satış bedeli= Fiilen ödenen/ödenecek fiyat + İlaveler – İndirimler

Fiilen ödenen veya ödenecek fiyat, ithal eşyasının fiyatıdır. Bu nedenle alıcının satıcıya yaptığı, ithal eşyası ile ilgili olmayan, temettü ödemeler veya diğer ödemeler gümrük kıymetine dahil değildir. Satıcıya yapılan ödemeler doğrudan para transferi olabileceği gibi akredif veya bir kıymetli evrak ile dolaylı olarak da gerçekleştirilebilir. Eşyanın bedelinin ileri bir tarihte ödeneceği durumlarda gümrük kıymetin ödemenin yapıldığı tarihteki bedel esas alınarak tespit edilir.

Satışta “ödenecek fiyat” kavramı, kanun koyucu tarafından Gümrük Kanunu’nun 24/3-a maddesinde “İthal eşyası için alıcının satıcıya yapacağı ödemelerin toplamıdır. Fiyat, ithal eşyasının satışı sonucu alıcının satıcıya veya satıcının bir yükümlülüğünü karşılamak için üçüncü bir kişiye yapacağı tüm ödemeleri kapsar” şeklinde tanımlanarak ödenecek fiyatın sınırları çizilmiştir. İthalatçının satıcı ile aralarındaki satış sözleşmesi uyarınca satıcıya veya satıcının bir yükümlülüğünü yerine getiren üçüncü bir kişiye yapacağı tüm ödemeler “ödenecek fiyata” dahil olur. Gümrük Yönetmeliği’nin 8’nolu ekinde “Satıcının bir borcunun kısmen veya tamamen alıcı tarafından ödenmesi.” örneği verilerek konuya ilişkin olarak açıklık getirilmiştir.

3.1. Satış Bedeli Yönteminin Şartları

Satış Bedeli Yönteminin uygulanmasında vergi mükelleflerince, eşyanın satış bedeli, gerçek fiyatından farklı gösterilerek vergi kaybını sebep olunabilmektedir. Kanun koyucu bir takım önlemler almış ve satış bedeli yönteminin uygulanması için bazı şartlar öngörmüştür. Bunlardan en önemlisi beyan edilen kıymetin eşyanın gerçek kıymetinden farklı olmasıdır.  Bu sebeple gümrük idaresi beyan edilen satış bedelinin doğruluğuna ilişkin şüpheye düştüğü takdirde alıcıdan beyanın doğruluğunu ispat etmesi için ek bilgi ve belgeler talep etme hakkına sahiptir. Ancak buradaki şüphe olgusu mükellefler aleyhine olacak şekilde geniş yorumlanmamalıdır. Gümrük idarelerince beyanın gerçek olmadığına ilişkin somut emareler olması halinde gerekli incelenme ve araştırma yapılmalı ve mükelleften beyanının doğru olduğuna ilişkin bilgi ve talep edilmelidir. Mükellefçe bu talebin yerine getirilmediği veya verilen bilgi ve belgeler uyarınca gümrük idarelerinin makul şüpheleri giderilmediği takdirde eşyanın kıymetinin tespitinde satış bedeli yöntemi uygulanmayacaktır. İdarece, gerekçesi somut delillerle ispat edilmek kaydıyla bir sonraki yöntem olan aynı eşyanın satış bedeli yöntemine geçilecektir.

Satış bedeli yönteminin uygulama alanı bulmama durumlarından bir diğeri ise alıcı ile satıcı arasında bir ilişki olmasıdır. Ancak alıcı ile satıcı arasında bir ilişki olması tek başına satış bedeli yönteminin uygulanmasına etki etmemekte olup satış bedeli yönteminin uygulanamaması için alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin eşyanın satış bedeline etki ederek, kabul edilemeyecek bir bedel üzerinden satışın gerçekleşmesine bağlıdır. Gümrük Yönetmeliğinin 55. maddesi alıcı ile satıcı arasında hangi durumlarda ilişki olacağını saymıştır. Buna göre:

– Birbirlerinin memuru veya idarecileri olmaları

– Birbirinin yasal ortakları olmaları

– İşçi ve işveren ilişkisi içinde olmaları

– Her iki firmanın oy hakkı veren hisse senedi veya sermaye paylarının en az %5’i doğrudan veya dolaylı olarak aynı kişilere ait olması veya bu kişilerin kontrolü altında veya elinde olması

– Birinin diğerini dolaylı ve dolaysız olarak kontrol etmesi

– Her ikisinin de doğrudan ve dolaylı olarak bir üçüncü kişi tarafından kontrol edilmesi

– Her ikisinin birlikte bir üçüncü kişiyi doğrudan ve dolaylı olarak kontrol etmesi

– Aynı ailenin üyeleri olmaları

Durumlarını ayrıntılı şekilde sayarak konuya ilişkin açıklık getirmiştir. Alıcı ile satıcı arasındaki ilişki sadece yukarıda sayılı hallerin olması durumunda var kabul edilir, aksi takdirde yorum yolu ile bu hallerin genişletilmesi mümkün değildir. Aynı aile üyeleri olma, memuru veya amiri olma durumları sadece gerçek kişilere özgüyken diğer durumlar gerçek ve tüzel kişiler bakımından da gündeme gelebilecektir.  

Gümrük idaresince alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin fiyatı etkileyip etkilemediğini anlamanın en basit ve pratik yolu, beyan edilen kıymetin, ilişkili olmayan diğer alıcılara yapılan satışlara ait fiyatlarla mukayese edilmesidir.  incelenmesi Tek distribütör, tek acente, tek bayi şeklinde birbiri ile beraber faaliyet gösteren şahısların yukarıda sayılı hallerin olmadığı durumlarda aralarında herhangi bir ilişki olmadığı kabul edilmektedir. İlişkili şirketler arasındaki satışta; “satışa ilişkin koşullar” incelenerek, bu ilişkinin fiyatı etkilemediği belirlenirse, satış bedeli kabul edilir.  

Taraflar arasındaki mevcut bir ilişki olması, Gümrük İdarelerince satış bedelinin uygulanmamasını gerektirir bir durum değildir. Gümrük İdaresi yapılan beyan sonucunda fiyatın taraflar arasındaki ilişki sebebiyle etkilendiği kanaatine vardığı takdirde satış bedelini tespit etmek için inceleme yapmalıdır. Fiyatın kabul edilebilirliği bakımından bir şüphe olmadığı takdirde Gümrük İdareleri yapılan beyan üzerine işlemleri tamamlamalı, ancak fiyatın kabul edilebilirliğinde şüphe olması durumunda gerekli inceleme yapılmalıdır. Bu minvalde İdarece; taraflar arasındaki ilişki, satış sözleşmesinin içeriği, taraflar arasındaki ticari ilişkiler gibi faktörler incelenerek şüphe giderilmelidir. 

Yapılan inceleme sonucunda taraflar arasında herhangi bir ilişki yokmuş gibi yapılan satışlar fiyatın ilişkiden etkilenmediğini gösterir. Bu sebeple satıcının ilişkili olduğu alıcıya, uyguladığı fiyat ile diğer alıcılarına uyguladığı fiyat arasında bir fark olmadığını veya taraflar arsındaki fiyatın, bütün giderleri ve firmanın aynı cinse eşyanın satılmasında geçerli olan ve belli zaman dilimine yönelik gerçekleşen bir bedele eşit olması durumunda taraflar arasındaki ilişkiden etkilenmediğini gösterir. 

Yine beyan sahibi tarafından bedelin, ülkeye ithal edilen aynı veya benzer eşyaların bedeli ile aralarında çok az bir fark olduğu ispatlanırsa fiyatın taraflar arasındaki ilişkiden etkilenmediği kabul edilir. Bu durumda beyan sahibi aralarında ilişki bulunmayan satıcılar ve alıcılar arasındaki satış bedelini emsal olarak gösterebilir. Beyan sahibi, beyan ettiği fiyatın aynı eşyanın satış bedeli veya benzer eşyanın satış bedeli yöntemlerine göre tespit edilecek bedellere yakın olduğunu ispat etmesi durumunda da taraflar arasındaki fiyatın ilişkiden etkilenmediği kabul edilir. Bu durumlarda Gümrük İdarelerinin şüphesi ortadan kalkar. Beyan sahibi tarafından beyanının haklılığını ortaya koymak için ileri sürdüğü emsal bedeller sadece kıyaslama amacıyla kullanılır ve eşyanın nihai kıymeti olarak değerlendirilmez.

Gümrük kıymetinin satıcı ile alıcı arasındaki ilişkiden kaynaklı olarak etkilenmesi durumunda ise taraflar arasındaki ilişkinin kıymete ne derece etki ettiği tespit edilemiyorsa satış bedeli yöntemi uygulanmayacaktır. Ancak ise ilişki sebebiyle satış bedelinde meydana gelen eksilme tespit edilebiliyorsa bu durumda eksik kıymet satış bedeline eklenerek eşyanın gümrük kıymeti tespit edilecektir. İdarece eksik kıymetin tespitinin yapılması ve satış bedeli yönteminin uygulanması mümkün olduğu durumlarda bir sonraki yönteme geçilemez.  

Mükellefçe beyan edilen satış bedelinin esas alınması için gereken bir diğer husus ise kural olarak satışının veya kullanımının hiçbir kısıtlamaya tabi olmaması gerekmektedir. Ancak kanunda 3 durum istisna tutularak bu durumlardan kaynaklı olarak kısıtlama olduğu takdirde eşyanın satış bedeli uygulanacaktır. Kısıtlama, alıcının eşya üzerindeki tasarruf veya eşyayı satma özgürlüğünü kısıtlayan koşullar şeklinde tanımlanmaktadır. Kanunda sayılan istisnalar Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı ve bunların yetkili kıldığı merciler tarafından konulan kısıtlamalar, eşyanın tekrar satılabileceği coğrafi bölgeyi sınırlayan kısıtlamalar ve son olarak da eşyanın kıymetini önemli ölçüde etkilemeyen kısıtlamalardır.  Eşyanın kıymetinin önemli ölçüde etkilenip etkilenmediğine ilişkin olarak ilgili sanayi dalının ve ticari uygulamaların nitelikleri ve kıymet üzerinde ortaya çıkan etkinin, ticari olarak önemli olup olmadığını kapsar. Ticari yaşamda normal olarak kabul edilemeyecek kısıtlamaların satış bedelini önemli ölçüde etkileyeceği kabul edilebilir.

Ticari hayatta alıcılar ve satıcılar karşılıklı olarak bir takım koşullar ve edimler yüklenirler. Bu koşullar veya edimler satışın yapılması için gerekli olabileceği gibi eşyaya karşılık yapılacak veya verilecek unsurlardan da olabilir. Yüklenilen bu koşul veya edimlerin kıymeti belirlenebilecek bir nitelikte değil ise bu durumda satış bedeli yöntemi uygulanamaz. 

3.2. Fiilen Ödenen Veya Ödenecek Fiyata Dahil Edilecek Hususlar

İthal eşyasının 24. Maddeye göre satış bedeli belirlenirken 27. Maddede belirlenen durumlar kıymete ilave edilir. Kanunda sayılan bu bedeller Cenevre Kıymet Kodu’ndan olduğu gibi alınarak iç hukukumuza girmiştir. Buna göre 27. Madde uyarınca:

a) Aşağıdaki unsurların eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına dahil edilmemiş, ancak alıcı tarafından üstlenilen bölümü;

i. Satın alma komisyonları dışındaki komisyonlar ve tellaliye. 

27. Maddenin (a) bendinde sayılan durumların eşyanın satış bedeline ilave yapılabilmesi için satıcıya fiilen ödenen veya ödenecek fiyatın, içerisinde yer almayacak ve de alıcı tarafından bu giderler karşılanacaktır. Bu iki şartın beraber sağlandığı durumlarda bu giderler satış bedeline ilave olarak eklenebilirler. Satın alma komisyonundan ne anlaşılması gerektiği “Satın alma komisyoncuları, hesabına hareket ettikleri alıcılar için; tedarikçilerin aranması, satış işlemlerinin sonuca bağlanması, eşyaların araştırılması, satıcı ile alıcı arasında taleplerin iletilmesini sağlayan kişilerdir. Satın alma komisyoncularının ücretleri genellikle satın alınan eşyadan bağımsız olarak, alıcı tarafından verilen bir komisyon ile ödenir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu sebeple bedeli alıcı tarafından ödendiği için eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek bedeline dahil edilir.  

ii. Gümrük işlemleri sırasında söz konusu eşya ile tek eşya muamelesi gören kapların maliyeti.

iii. İşçilik ve malzeme giderleri dahil ambalaj bedeli.

b) İthal eşyasının üretiminde ve ihraç amacıyla satışında kullanılmak üzere, alıcı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak, bedelsiz veya düşük bedelle sağlanan, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olan aşağıda sayılan mal ve hizmetlerin kıymetinden verilecek uygun miktardaki pay;

i. İthal eşyasına katılan malzeme, aksam, parça ve benzerleri. 

ii. İthal eşyasının üretimi sırasında kullanılan araç, gereç, kalıp ve benzeri aletler. İthal eşyasının üretimi sırasında tüketilen maddeler. 

iii. İthal eşyasının üretimi için gereken ve Türkiye dışında gerçekleştirilen mühendislik, geliştirme, sanat ve çizim çalışmaları, plan ve taslak hazırlama hizmetleri.

c) Kıymeti belirlenecek eşyanın satış koşulu gereği, alıcının doğrudan veya dolaylı olarak ödemesi gereken, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olan royalti ve lisans ücretleri.” 

Royalti ve lisans ücreti, ithal eşyasının imalatı, ihraç edilmek üzere satışı veya kullanımı ya da yeniden satışı ile ilgili hakların kullanımı nedeniyle patent, dizayn, Know-how, marka, tescilli tasarım, telif hakkı ve imalat prosesleri gibi adlar altında yapılan ödemeleri ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır. Kanun koyucu ilave yapılmasını üç şarta bağlamıştır buna göre yapılan ödemenin satışın bir şartı olması, alıcı tarafından ödenmesi gerektiği ve fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olması şartlarının bir arada sağlanması halinde Royalti ve lisans ücretinin ilave yapılabilecektir. Royalti ödemelerine ilişkin yapılacak ödemelerin ithalattan önce biliniyor olması halinde, ithalatçı tarafından beyannamenin tescili aşamasında ödenmiş ya da ödenecek Royalti tutarları CİF kıymete Royalti ödemesi adı altında eklenerek hesaplanacak vergilerin ödenmesi ile ithalat işlemleri tamamlanacaktır.  Buna karşın Royalti tutarının ithalat öncesi bilinmesi mümkün değilse, yani sözleşme gereği satış sonrası net hasılatın oranları üzerinde mükellefler tarafından öncelikle Gümrük İdaresine verecekleri bir dilekçe ile Royalti ödemelerinin ilişkin tutarın ithalattan sonra belirleneceği bildirilerek Gümrük Yönetmeliğinin 53. Maddesine göre istisnai kıymet beyanında bulunmak istediklerini beyan etmeleri, bu hususun ayrıca beyannamenin 44 no’lu kutusuna da yazmaları ve Gümrük İdaresinden izin aldıktan sonra ithalat işlemini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. 

d) İthal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı.

e) 28. Maddenin (a) bendi hükmü saklı kalmak üzere, ithal eşyası için Türkiye’deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri ile eşyanın giriş yerine kadar nakliyesi ile ilgili yapılan yükleme ve elleçleme giderleri.  

İthale konu eşyanın Türkiye giriş limanı veya giriş yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri ilave yapılır. Nakliye ve sigorta giderleri bakımından kanun koyucu konuya ilişkin olarak Türkiye giriş limanı veya yerine kadar olan ve bundan sonrası için olmak üzere ikili bir ayrım yapmıştır. Nakliye ve sigorta giderlerinin Türkiye giriş limanı veya yerine kadar olan kısmının eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek kısmına ilave edilmesini ancak Türkiye giriş limanı veya yerine ulaşıldıktan sonra yapılan giderleri ise ayırt edilebilme koşuluna bağlı olarak fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmeyecektir.

27. maddeye göre fiilen ödenen veya ödenecek fiyata eklenilmesi öngörülen bedellerin nesnel ve ölçülebilir bedeller olması gerekmektedir. Gümrük idaresi bu bedelleri tespit ederken farazi ve varsayımsal olarak hareket etmemeli, Tebliğler uyarınca somut ve objektif değerleri esas almalıdır.

Fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmesi gereken durumlar GK madde 27’de sınırlı şekilde sayılmış olup gümrük idarelerinin yorum yolu ile bunları genişletmesi mümkün değildir. GK madde 27/3 “Gümrük kıymetinin belirlenmesinde, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata bu maddede öngörülenler dışında hiçbir ilave yapılamaz.” Hükmü emredici nitelikte olup Cenevre Kıymet Kodu ile ithalat konusunda daha adil ve yeknesak uygulamaları öngören yapısı ile uyum içerisindedir.

Keza GK 24/3-b “27’nci maddeye göre yapılan ilaveler dışında, alıcının pazarlama dahil kendi hesabına yaptığı faaliyetler, satıcı yararına veya satıcı ile yapılan bir anlaşma yoluyla da olsa, satıcıya yapılan dolaylı bir ödeme olarak değerlendirilmez. Bu tür işlemlere ilişkin giderler, ithal eşyasının gümrük kıymetinin tespiti sırasında fiilen ödenen veya ödenecek fiyata ilave edilmez.” Maddesi ile birbirini tamamlayan niteliktedir. Gümrük kıymetinin belirlenmesinde ilave edilebilecek giderlerin tespiti açısından önem arz etmektedir. Giderler satıcı yararına yapılsa bile GK’nun 27. maddesinde sayılan hallerden biri değilse fiilen ödenen veya ödenebilecek fiyata dahil edilemez.

3.3. Fiilen Ödenen Veya Ödenebilecek Fiyata Dahil Edilemeyecek Hususlar

Gümrük Kanunun 28. Maddesi eşyanın ithali sırasında fiilen ödenen veya ödenebilecek fiyata dahil edilmeyecek durumları düzenlemiştir. Kanun koyucu 28. Maddede sayılan durumların, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata ilave edilmemesinin ön şartı olarak “ayırt edilebilirliği” belirlemiştir. 28. Madde kapsamında yapılan giderler, 27. Madde kapsamında sayılan hallerden ayırt edilebildiği takdirde eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave yapılmazlar.

a) Eşyanın, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi ile Türkiye’nin anlaşmalarla dahil olduğu gümrük birliği gümrük bölgelerine giriş yerine varışından sonra yapılan nakliye ve sigorta giderleri. 

Eşyanın Türkiye giriş limanı veya yerinden sonraki noktaya (aynı taşıma şekliyle) taşınması halinde, nakliye giderleri Türkiye giriş liman veya yerinin öncesine ve sonrasında taşınan mesafenin oranlanması ile elde edilir. Fakat eşyanın Türkiye giriş limanı veya yerine kadar ve sonrası için ayrı şekilde faturalandırma yapılmış ise bu faturalar dikkate alınır ve eşyanın Türkiye giriş limanı veya yerinden varmasından sonra yapılan nakliye ve sigorta giderleri fiilen ödenen veya ödenecek fiyata ilave edilmezler.

b) Sınai tesis, makina veya teçhizat gibi, ithal eşyası için ithalattan sonra yapılan inşa, kurma, montaj, bakım veya teknik yardıma ilişkin giderler.

c) İthal eşyasının satışıyla ilgili olarak bir finansman anlaşması uyarınca alıcı tarafından üstlenilen faiz giderleri.

d) İthal eşyasının Türkiye’de çoğaltılması hakkı için yapılan ödemeler.

e) Satın alma komisyonları.

f) Eşyanın ithali veya satışı nedeniyle Türkiye’de ödenecek ithalat vergileri.

3.4. Gümrük Kıymetinin Tespitinde Gözetim Uygulaması

Ticaret Bakanlığınca yerli üreticilerin talebi üzerine veya re’sen, belli bir malın ithalatının, o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacıyla ithalattaki gelişmelerin gözlemlenmesidir. Gözetim uygulaması başlatılması durumunda herhangi bir koruma tedbirinden söz edilmez. Koruma önlemleri, bir malın aynı ve doğrudan rakip mallar üreten yerli üreticiler üzerinde ciddi zarar veren veya ciddi zarar tehdidi oluşturan miktar veya şartlarda ithal edildiği hallerde, ülke menfaatleri de göz önüne alınarak, yapılacak soruşturma sonucunda başvurulması öngörülen; gümrük vergisinde artış yapılması, ek mali mükellefiyet getirilmesi, miktar/değer kısıtlaması getirilmesi, tarife kontenjanı uygulanması gibi tedbirlerdir. Ancak gözetim uygulaması başlatılması durumunda o malın ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eksik kıymet belirlenmesi veya ek mali yükümlülük söz konusu olmamaktadır. Gözetim Uygulaması ile sadece söz konusu malın ithalatında “Gözetim Belgesi” ibrazı zorunluluğu getirilmektedir.

Gözetim uygulamasında mükellefe, ithalat sırasında Gözetim Tebliğ’inde belirtilen miktara ulaşılması için “Yurtdışı Gider” beyan edildiği takdirde Gözetim Belgesi aranmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu durumda Gümrük Tebliğ’i ile önceden belirlenmiş bedeller esas alınarak eşyanın gümrük kıymetinin tespitinde satış bedeli yöntemi ihlal edilmektedir. Mükellefin iradesi sakatlanarak gerçek olmayan giderleri beyan etmesi istenilmektedir. Gözetim Tebliğleri ile getirilen bu düzenlemeler, eşyanın satış bedeli yöntemini uygulamayı engelleyecek bir durum değildir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 19.02.2020 tarihli 2020/1 Esas ve2020/1 Karar sayılı kararında:

“Gözetim belgesinin ibraz zorunluluğu, o malın belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olup gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde sadece ”gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu getirildiğinden bu zorunluluğa uyulmaması gümrük kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir. Öte yandan ithalatta gözetim uygulanmasına ilişkin tebliğlerde belirtilen birim kıymet, eşyanın gümrük kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli değildir.” 

3.5. Satış Bedeli Yönteminin Uygulanamayacağı Haller 

Cenevre Kıymet Kodu’nun 17. Maddesi “Bu anlaşmanın hiçbir hükmü, bir gümrük idaresinin gümrük değerlendirmesi amacıyla sunulan her türlü bildiri, belge veya beyannamenin doğruluk ya da gerçekliğini arama hakkını kısıtlayacak ya da Bu çerçevede, gümrük idareleri, yapılmış bulunan bir beyanın ve beyana ait verilerin doğru olup olmadığını araştırmak amacıyla, beyannameyi ve ekli ve ilgili belgeleri kontrol hakkına şüphe düşürecek şekilde yorumlanamaz.” Hükmü uyarınca üye devletlere, yapılan beyanlara ilişkin olarak kapsamlı şekilde inceleme yapma hakkı tanınmıştır. Bu çerçevede, gümrük idareleri, yapılmış bulunan bir beyanın ve beyana ait verilerin doğru olup olmadığını araştırmak amacıyla, beyannameye ekli ve ilgili belgeleri kontrol edebilir ayrıca beyanname içeriği bilgilerin doğru olup olmadığının araştırılması bağlamında beyan sahibinden ilgili diğer evrakı ibraz etmesini ya da vermesini de isteyebilir. Benzer şekilde, gümrük idareleri beyan konusu eşyayı muayene edebileceği gibi detaylı/ayrıntılı muayene ya da tahlil maksadıyla eşyadan numune de alabilmektedir. 

Gümrük Kıymetinin tespitinde Satış Bedeli Yöntemi asıl olup mükellefçe yapılan beyanın Gümrük Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca gerekli olan şartları sağlaması halinde vergilendirmeye esas değer olarak alınacaktır.  Bu sebeple satış bedeli yönteminin mümkün olmadığı durumlarda uygulanamama sebepleri somut gerekçeler ile ortaya konulmak suretiyle sırasıyla bir sonraki yönteme geçilmesi gereklidir. Beyan edilen fiyatın, aynı veya benzer cinsteki diğer ithal eşyaların bedellerinden düşük olması durumu tek başına satış bedeli yönteminin uygulanmamasını gerektirir bir durum değildir. Uygulamada sıklıkla referans fiyatların eşyanın nihai bedeli olarak değerlendirildiği ve buna dayalı olarak işlem tesis edildiği görülmektedir. Referans fiyatlar kural olarak, eşyanın satış bedeli olmayıp sadece bedele ilişkin olarak yaklaşık değerleri ifade etmektedirler. Ancak bu değerler fiktif olarak hesaplandıkları için beyan edilen bedel ile arasında şüphe uyandıracak nitelikte farklarda oluşabilmektedir.  

Beyan edilen fiyatın, emsal bedellerden düşük olması GK’nun 24. Maddesinde belirtilen hallerden kaynaklandığı takdirde; satış fiyatının etkilendiği miktar, objektif şekilde tespit edilebiliyorsa bu durumda yapılan tespit sonucunda eksik bedel tamamlanarak satış bedeli yöntemi uygulanır. Şayet satış bedelinin etkilendiği miktarın tespiti yapılamıyorsa bu durumda Satış Bedeli Yöntemi uygulanmayıp, Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemine geçilir.

Eşyanın beyan edilen kıymetinin emsal bedellerden farklı olması Gümrük Kanunu’nda öngörülen sebeplerden birinden kaynaklanmadığı durumlarda beyan edilen eşya ile benzer nitelikli başkaca eşyalar karşılaştırılır. Bu durumda karşılaştırılan eşyanın gümrük kıymeti konusunda bir ihtilaf olmamalı, her iki eşyanın da menşei aynı olmalı, satış tarihleri mümkün olduğunca yakın olmalı, miktar bakımından birbiriyle aynı veya yakın olmalıdır. Karşılaştırılan eşyanın bu şartların hepsini sağladığı durumlarda da aynı veya benzer eşyanın gümrük kıymeti, doğrudan beyan edilen eşya için gümrük kıymeti olarak değerlendirilemez. Şartların sağlanması halinde aralarındaki fiyat farkının sebebi olarak satışa ilişkin koşullar incelenir. Fiyat farklılığı satışa ilişkin koşullardan kaynaklı olarak arttırıcı veya azaltıcı etkilere sebep olmakta ise bu durumda bedele etkisi objektif şekilde tespit edilir ve bu tespit sonucuna göre düzeltme yapılır. Objektif şekilde tespit yapılamadığı durumlarda eşyanın gümrük kıymeti Satış Bedeli Yöntemine göre belirlenemez ve sırasıyla diğer yöntemler uygulanmak suretiyle tespit edilir. 

4. SONUÇ

Ticaretin gelişmesi ve şirketlerin yönetimlerde daha fazla söz sahibi olması sebebiyle gümrük işlemlerinde gelişmeler meydana gelmiştir. Eşyanın vergilendirmeye esas değeri olan gümrük kıymetinin belirlenmesinde yeni yöntem ve usuller kabul edilmiştir. Eşyanın gümrük kıymetinin tanımı ve kapsamı somut şekilde açıklanarak gümrük idarelerinin gümrük kıymetinin belirlenmesindeki takdir yetkisi önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Satış bedelinin ne olduğu, satış bedelinin hangi tür masrafları kapsadığı, satış bedeli yönteminin hangi şartlarda uygulanamayacağı, uygulanamadığı takdirde hangi yöntem ve usullerin uygulanarak gümrük kıymetinin tespit edilmesi gerektiği somut olarak açıklanarak gümrük idarelerinin haksız uygulamalara sebebiyet vermemesi amaçlanmıştır. Gümrük idarelerinin takdir yetkisi sınırlandırılmış olmakla beraber kontrol ve denetim yetkisi daima vardır. Gümrük idaresince, mükellefin satış bedeline ilişkin olarak beyan ettiği belgelerin doğruluğu incelenebilir, şüphe duyulduğu takdirde, mükelleften bilgi ve belge talep edilebilir. Satış bedeline ilişkin duyulan şüphenin makul olması ve mükellefçe giderilmediği takdirde gümrük idaresince şüphe somut olarak gerekçelendirilmek şartıyla satış bedeli yöntemi uygulanmayıp bir sonraki yönteme geçebilecektir. Ancak satış bedeli yönteminin esas kural olması sebebiyle öncelikli olarak bedelin düşük olmasının sebepleri araştırılacak ve bu eksikliğin gerekli eklemelerin yapılması suretiyle giderilecektir. Beyan edilen kıymette yer alan eksikliklerin tamamlanamadığı durumlarda ise bir sonraki yönteme geçilebilecektir. 

Satış bedeli yöntemi, uygulamada Gözetim Tebliğleri ile uygulanamaz hale getirilmektedir. İdarece belirlenen eşik fiyatlar sebebiyle mükellefler beyanda bulundukları sırada satış faturasında yer alan kıymeti yurt dışı gider eklemek suretiyle arttırmak zorunda kalmaktadırlar. Bu şekilde eşyanın fiktif kıymetinin idarece belirlenmesine yönelik uygulamalar Cenevre Kıymet Kodu’nun uygulanmaya başlamasıyla birlikte terk edilmiştir. Ülkemizin de taraf olduğu Cenevre Kıymet Kodu uyarınca eşyanın gümrük kıymeti, eşyanın satış bedeli olup buradaki değer fiktif bir bedel olmayıp somut ve objektif bir değerdir. Bu sebeple gümrük idaresince kanuni dayanağı olmayan ve kanunun 23 ila 31 inci maddelerinin uygulama olanağını ortadan kaldıracak şekilde uygulamalar ile gümrük kıymetini tespit etmesi mümkün değildir.   

Gümrük idaresince, emsal nitelikte olan ve memurlara yol göstermek amacıyla belirlenen değerlerin eşyanın nihai değeri olarak değerlendirilmesi uygulamada satış bedeli yönteminin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. İdarece belirlenen kıymetler genellikle hiçbir kıymet araştırması yapılmadan gümrük kıymeti olarak dikkate alınmaktadır. Bu uygulamalar sebebiyle satış bedeli yöntemi uygulanmadığı gibi takip eden yöntemlerde uygulanmamaktadır. Bu sebeple de idarece yapılan tahakkuklar kanuna aykırı olmaktadır. Emsal nitelikte kıymet ile beyan edilen kıymet arasında fark olması durumunda ve bu fark sonucunda da eşyanın satış bedelinde şüphe duyulması halinde idarece öncelikli olarak kıymetin düşük olmasının sebebi araştırılmalıdır. Kıymet Eksikliğinin giderilebilir olması durumunda ise idarece gerekli eklemeler yapılmak suretiyle eşyanın satış bedeli tespit edilmelidir. Ancak eksikliğin giderilebilir olmaması halinde idarece bir sonraki yönteme geçilmek suretiyle kıymet tespiti yapılacağından emsal nitelikli bedeller nihai kıymet olarak dikkate alınmamalıdır. Böylece kanununun amacına uygun şekilde hızlı, etkin, adil ve objektif bir vergilendirme süreci gerçekleşecektir. 

KAYNAKÇA

Atasorkun, A.& Yurdakul, G. (2015). Gümrük Kıymeti Teori ve Uygulama. ANKARA: Pulat Basımevi.

Bozkurt, N. Royalti ve Lisans Ödemelerinin Gümrük İdaresine Beyanı ve Vergilendirilmesi Nasıl Olmalıdır.

Dölek, A. (2014). Gümrük Kıymeti ve Kıymet Tespit Yöntemleri. İSTANBUL: Umut Kitap yayıncılık.

Dölek, A. (2017). Gümrük İşlemleri. İstanbul: Umut kitap basım yayın dağıtım.

Ercan, T. (2019). Gümrük Hukuku. Bursa: Ekin yayıncılık.

Gök, Ö. (2018). Gümrük Vergisinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklar. Doktora Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İzmir.

Kaya, M.& Doğan, A. (2020). Dış Ticarete Konu Eşyanın Vergilendirilmesinde Gümrük Kıymetinin Rolü, Beyanı ve Kontrolü. Gümrük Ticaret Dergisi Mart 2020, Cilt7 Sayı 19, sayfa 10-24.

Orhan, O. (2009). Komisyon ve Tellaliyelerin Gümrük Kıymeti Karşısındaki Durumu. Gümrük Dünyası, sayı 62, sayfa 22-25.

Öztürk, İ. (2016). İlişkili Firmalar Arasındaki İşlemlerde Gümrük Kıymeti ve Transfer Fiyatlandırması. Gümrük ve Ticaret Dergisi, sayı 7, sayfa107-110.

Selen, U. (2008). İthalatta Gümrük Kıymet Tespiti ve Referans Fiyat Uygulamaları. Vergi Sorunları Dergisi. Sayı 242.

Uçak, H. (2009). Gümrük Mevzuatında Kıymet ve Uygulamaları. Gümrük Müfettişleri Derneği Yayını 14. 

Yerci, C. Gümrük Hukuku ve Davaları, (2019), Seçkin Yayıncılık.

Yıldız, Ş. İthalatta Gümrük Kıymeti. Özel yayıncılık.

Danıştay 7. Dairesinin 11.03.1997 T. 1996/2116 E. 1997/1014 K.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 19.02.2020 T. 2020/1 E. 2020/1 K.

Danıştay 7. Dairesi 09.04.1990 T. 1989/1969 E. 1990/940 K.

Danıştay 7. Dairesi 15.10.2020 T. 2016/7929 E. 2020/4058 K.

Danıştay 7. Dairesinin 24.02.1998 T. 1997/1975 E. 1998/623 K.

]]>